PİLENPAK GREVİ, DESTEKLERLE BÜYÜYOR: “PEPSİCO-FRİTOLAY, MARS GİBİ ULUSLARARASI FİRMALARDA ÇALIŞAN İŞÇİLER TOPLU SÖZLEŞME KAPSAMINDA ÇALIŞIYOR. AMBALAJLARINI ÜRETEN PİLENPAK İŞÇİLERİ NEDEN BU HAKLARDAN

PilenPak grevcilerine, Türk-İş’e bağlı sendikaların işyeri temsilcileri destek verdi. Fabrika önünde yapılan açıklamada, "Pilenpak Ambalaj’a bir kez daha sesleniyoruz: Manisalı işçilerin emeğiyle, alın teriyle işlerinizi ve servetinizi büyüttünüz. Buna rağmen işçilerinin haklarını vermek, seslerini duymak yerine yanlışta ısrar ediyorsunuz. Ürünlerini tedarik ettiğiniz Pepsico-Fritolay, Mars gibi uluslararası firmalarda çalışan işçiler sendikalarda örgütlü ve toplu sözleşme kapsamında çalışıyor. Peki ambalajlarını üreten Pilenpak işçileri neden bu haklardan yararlanamıyor? Gelin yanlışta ısrar etmekten vazgeçin. İşçilerinizin sendika ve toplu sözleşme hakkına saygı duyun. Basın-İş’i işçilerin yasal temsilcisi olarak kabul edin ve görüşmelere başlayın” denildi.

Türk-İş Basın-İş’in, pek çok ulusal ve uluslararası patates cipsi ve çikolata markasının paketlerinin üretildiği Manisa’daki PilenPak fabrikasındaki grevi sürüyor. Fabrika önündeki grevcilere, grevlerinin 31. gününde; Türk-İş’e bağlı sendikaların işyeri temsilcileri destek verdi. Yapılan açıklamaya, Türk-İş Ege Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak ve Türk Metal Sendikası Manisa Şube Başkanı Emrah Yunus Saruhan da katıldı. Basın-İş Sendikası Genel Mali Sekreteri Yusuf Sadettin Yörükler, grevciler ve işçiler adına yaptığı açıklamada, şunları söyledi:

"ADALET ARAYAN TÜM İŞÇİLERİN GREVİ”

"PilenPak grevinde bir ayı geride bıraktık. PilenPak işçileri 2 yılı aşkın bir süredir sendika ve toplu pazarlık hakkı için hukuki ve fiili mücadele veriyor. İşverenin her türlü hukuksuzluğuna, doğruluk ve dürüstlükle bağdaşmayan sendika düşmanı eylemlerine karşı yılmadan, yorulmadan direniyor. PilenPak grevi, sadece düşük ücrete ve kötü çalışma koşullarına karşı direnen, sendika ve toplu sözleşme hakkına sahip çıkan PilenPak işçilerinin grevi değildir, bu grev aynı zamanda Türkiye’nin dört bir yanında insan onuruna yaraşır ücret ve çalışma koşulları için mücadele eden, adalet arayan tüm işçilerin grevidir.

Türkiye’de kayıtlı işçilerin çoğunluğu sendikal örgütlenmenin dışında kalmaktadır. Resmi rakamlara göre, Türkiye’de 16,5 milyon işçinin yalnızca 2,5 milyonu sendika üyesi. 14 milyon işçi, işverenlerin sendika düşmanı politikaları ve anti demokratik uygulamalar nedeniyle sendikal haklarını yaşama geçiremiyor. Buna kayıtdışı çalışanlar (yerel-göçmen) da dahil edildiğinde örgütsüzlüğün boyutu daha da büyümektedir. Özel sektör işyerlerinde durum daha da kötüdür. Örgütsüzlük, düşük ücretler, kötü çalışma koşulları, sağlıksız çalışma ortamları demektir. İş cinayetleri, meslek hastalıkları, açlık, yoksulluk demektir.

Pilenpak işçileri ve yurdun dört bir yanındaki işçiler, bu kuşatmayı ortak mücadele ile dayanışma ile yarabilirler. O yüzden Türk-İŞ Konfederasyonumuza bağlı sendikalarımızın bugün aramızda olması, bu dayanışması son derece önemlidir. İşçilerin, sendikaların bu birlikteliği, dayanışması ve ortak mücadelesi Pilenpak işçilerinin kararlılığını güçlendirmektedir.

"TÜRK-İŞ’İN ÖNERİSİ BİR AN ÖNCE YAŞAMA GEÇİRİLMELİ”

Bu vesileyle bir kez daha tekrarlamak istiyoruz: Sendikalaşmayı engelleyen antidemokratik düzenlemeler bir an önce değiştirilmelidir. Türk-İş’in uzun bir süredir üzerinde çalıştığı 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu Sözleşme Kanunu’nda değişiklikler öngören öneri, bir an önce yaşama geçirilmelidir. Yapılması gerekenler basittir ve Türk-İş’in taslağında açıkça belirtilmektedir.

Pilenpak Ambalaj örneğinde olduğu gibi, ilk kez örgütlenmenin yapıldığı işyerlerinde yetki sürecini engellemek niyetiyle yapılan işkolu değişiklik taleplerinin ve işçilerin yeni açılan işyerlerine nakillerinin engellenmesi gerekmektedir. Yetki işlemlerine itiraz yetki prosedürünü durdurmamalıdır.

Bugün grevin bir ayını geride bıraktık ancak üyelerimizin önemli bir bölümü bu grev alanında olmak istese de, ne yazık ki aramızda olamıyorlar, içeride çalışıyorlar. Çünkü Türkiye’de mevcut mevzuat, işçilerin demokratik Anayasal haklarını kullanmasını engelleyen, geciktiren, anlamsızlaştıran bürokratik engeller yaratmaktadır.

Sendikamız Basın-İş’in Şubat 2023’te işyerinde çoğunluğu sağlayarak toplu sözleşme yapmaya yetkili olduğu Bakanlık tarafından tespit edilmiştir. Ancak işveren hukuki olmayan itirazlarıyla TİS’in başlamasını 1,5 yıl geciktirmeyi başarmıştır. Mahkeme aşamalarının ardından Yargıtay sendikamızın yetkisini kesinleştirse de işveren bu süreç içerisinde 149 üyemizi haksız/hukuksuz bir şekilde işten attı, üyelerimize baskı uyguladı, toplu sözleşmenin yapılmasını engellemek için iki kez muvazaalı alt işveren uygulamasına gitti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişleri işyerinde sendika üyelerine uygulanan sendikal baskıları tespit etti, işyerinde kurulan fason şirketlerin toplu sözleşme sürecini baltalamak amacıyla kurulduğunu belgeledi, işverene idari para cezası uyguladı, ayrıca hakkında suç duyurusunda bulundu.

"İŞVEREN HALA YERSİZ İTİRAZLARLA, SÜRECİ UZATMAYA ÇALIŞMAKTADIR”

Ancak işveren hala yersiz itirazlarla süreci uzatmaya, işçilerin temel haklarını bürokrasiye kurban etmeye çalışmaktadır. Geldiğimiz aşamada geçiş prosedürleri tamamlanamadığı için fason şirketlerde gösterilen işçiler, başlattığımız greve katılamıyorlar. Ancak buradan bir kez daha ilan ediyoruz. Temel haklarımızı bürokrasiye, işçileri sermayeye kurban etmeyeceğiz. İnançlıyız, kararlıyız, biz kazanacağız: Pilenpak’a sendika girecek, Pilenpak işçisi kazanacak.

İşverenin işlemlerinin yasal olmadığını, suç işlediğini hep söyledik. Atılan işçilerle ilgili açtığımız işe iade ve sendikal tazminat davalarını kazandık/kazanıyoruz. Mahkemeler işe iade ve sendikal tazminata hükmetmeye devam ediyor. Geçtiğimiz haftalarda kesinleşen tazminatları ödemeyen işverenin banka hesaplarına bloke (haciz) koydurduk. Bunu yaparken, işçi arkadaşlarımızın ücretlerinin ödenmesini bekleyerek, onların zarar görmemesi için özen gösterdik. Hesaplara bloke konulmasının ardından işveren işçilerin tazminatlarını ödemek zorunda kaldı. Muvazaalı alt işveren davasını da kazanacağımızdan eminiz. Çünkü yasanın, hukukun gereğini yapan biziz, kurallardan hukuktan kaçan onlar.

İşçileri sendikalaştıkları için işten atan işveren, işçi ücretlerinden kesilen primlerle oluşturulan İşsizlik Sigortası Fonu’ndan finanse edilen teşviklerden yararlanmak için İŞKUR üzerinden işçi alıyor. Basın-İş olarak, işçinin sendikal hakkını tanımayanların, işçi ücretlerinden yapılan kesintilerle finanse edilen teşviklerden yararlanamaması için de mücadele edeceğiz.

"PİLENPAK İŞÇİSİ HAKKINI ALANA, İŞVEREN YASALARA UYANA KADAR BU SESİ YÜKSELTMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

Hukuktan, adaletten kaçmanın kimseye faydası yok. Pilenpak Ambalaj’a bir kez daha sesleniyoruz:

Manisalı işçilerin emeğiyle, alın teriyle işlerinizi ve servetinizi büyüttünüz. Buna rağmen işçilerinin haklarını vermek, seslerini duymak yerine yanlışta ısrar ediyorsunuz. Ürünlerini tedarik ettiğiniz Pepsico-Fritolay, Mars gibi uluslararası firmalarda çalışan işçiler sendikalarda örgütlü ve toplu sözleşme kapsamında çalışıyor. Peki ambalajlarını üreten Pilenpak İşçileri neden bu haklardan yararlanamıyor? Gelin yanlışta ısrar etmekten vazgeçin. İşçilerinizin sendika ve toplu sözleşme hakkına saygı duyun. Basın-İş’i işçilerin yasal temsilcisi olarak kabul edin ve görüşmelere başlayın. Pilenpak işçileri ve işçilerin özgür iradeleri ile seçtikleri Basın-İş Sendikası olarak biz kararlıyız. Hiçbir engel, hiçbir bahane, hiçbir zorluk bizleri yıldıramayacak, vazgeçmeyeceğiz. Ulusal ve uluslararası alanda dayanışmayı daha da büyüteceğiz. Pilenpak işçisi hakkını alana, işveren yasalara uyana kadar bu sesi yükseltmeye devam edeceğiz. Bugün buraya gelerek bu dayanışmayı büyüten, kavgamıza ortak olan emek örgütlerine teşekkür ediyoruz.”

Son 10 Grev ve Eylemler