1999-2003 SENDİKAL MÜCADELE VE BASIN-İŞ

Haziran-Eylül 1999 Sosyal Güvenlik Saldırısı ve Karşı Eylemler

Hükümet 1999 yılı Haziran ayı sonlarında "Sosyal Güvenlik Reformu” adıyla bir kanun tasarısını gündeme getirdi. Sigortalıların haklarını ciddi biçimde ortadan kaldırdığı ve mezarda emekliliği gündeme getirdiği gerekçesiyle sendikalarımızın buna tepkisi çok sert oldu. 1 Temmuz’da toplanan Ekonomik Sosyal Konseyde bu tepkiler dile getirildi. Türk-İş, DİSK ve Hak-İş ortak bir yeni metin hazırladı. İşveren kesimiyle tartışılan bu metin üzerinde anlaşmaya varılan ve varılmayan maddeler hükümete sunuldu. 6 Temmuzda toplanan Türk-İş Başkanlar Kurulu SSK’nın sorunlarının çözülmesi için önerilerini bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu. Ancak hükümet talepleri ve eleştirileri hiçe sayarak hazırladığı başka bir taslağı 9 Temmuz 1999 günü görüşerek meclise gönderdi. Bunun üzerine Türk-İş Başkanlar Kurulu 12 Temmuz’da olağanüstü olarak toplandı. Ardından 14 Temmuz 1999, Türkiye emekçileri için bir dönüm noktası olacak bir gelişmeye tanık olduk. 15 emek örgütü biraraya gelerek Emek Platformunu oluşturdu:

EMEK PLATFORMUNU OLUŞTURAN BİLEŞENLER: TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK, KESK, Türkiye KAMU-SEN, MEMUR-SEN, BASK, Türkiye İşçi Emeklileri Derneği, Tüm İşçi Emeklileri Derneği, Tüm Bağ-Kur Emeklileri Derneği, TMMOB, TÜRMOB, Türkiye Barolar Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Türk Veteriner Hekimleri Birliği

Bu örgütler, Türk-İş Genel Merkezinde yaptıkları toplantı sonucunda mezarda emekliliğin önlenmesi, memur ve emekli aylıklarının artırılması için üretimden gelen gücün kullanılması da dahil bir dizi eylem biçimini belirledi.

Emek Platformunun aldığı kararlar uyarınca 15 Temmuz’da tüm illerde Şube Yönetimleri olarak DSP, MHP ve ANAP’ın il örgütlerine siyah çelenk koyduk.

19 Temmuz günü yaklaşık 15 bin kişi, Türk-İş’e bağlı Sendikaların tüm Genel Merkez ve Şube Yöneticileri ile birlikte Mithatpaşa Caddesinde toplanarak DSP, MHP, ANAP Genel Merkezlerini topluca ziyaret etti ve siyah çelenk bıraktı.

Ülkemizin birçok bölgesinde yapılan toplantıların ardından, 24 Temmuz 1999 günü Ankara’da Kızılay meydanında 400 bin kişiyle Türkiye tarihinin en büyük işçi memur mitingini yaptık.

Bu mitingin yankıları büyük oldu ve sosyal güvenlik yasa tasarısında emekçinin talepleri doğrultusunda bir takım değişiklikler yapıldı. Ancak yeterli değildi. Türk-İş’in 30 Temmuz 1999 tarihli toplantısında bu eksiklikler dile getirildi, emeklilik yaşında 58-60 yaş dayatmasının kabul edilemeyeceği ifade edildi.

Sosyal Güvenlik Reform Tasarısının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundan istenilen biçimde geçmemesi üzerine Türk-İş daha sert tepki gösterme kararı aldı. Emek Platformu 3 Ağustos’ta toplandı. Bu toplantıda ve ardından yapılan Türk-İş Başkanlar Kurulunda alınan karar uyarınca, 4 Ağustos 1999 sabahı Emek Platformunu oluşturan kuruluşların Başkan ve Yöneticileri Ankara Kızılay Güvenpark’ta bir oturma eylemi yaptı. Ardından 500 kişilik bir grupla meclise yürüdü ve oturumu izledi.

Türk-İş’in 6 Ağustos günü 1 günlük iş bırakma çağrısı, tüm sendikaların olumlu yanıtı ve eylem için hazırlıkların başlaması, Emek Platformu Başkanlarının oturumu izlemesi sonucunda 4 Ağustos akşamı Sosyal Güvenlik Reform Tasarısı Genel Kurul’dan geri çekildi. Ve 6 Ağustos İş bırakma eylemi ertelendi.

Tasarının, emeğin talepleri hiçe sayılarak tekrar gündeme alınacağı haberinin alınması üzerine 12 Ağustos’ta acil gündemle toplanan Emek Platformu, 1 günlük iş bırakma eyleminin 13 Ağustos’ta yapılması kararını aldı ve bu karar geniş bir katılımla uygulandı.

Bu gelişmeler yaşanırken Türkiye 17 Ağustos 1999 Depremiyle sarsıldı. Emek kesimi deprem nedeniyle açılan yaraların kapatılabilmesi, yardıma muhtaç insanlara yardım toplanabilmesi için eylem sürecini askıya aldı ve depremden zarar görenlere odaklandı. Diğer taraftan hükümet, yaşamımızda ağır tahribata yol açan depremin enkazını kaldırmak için uğraşacağına, 25 Ağustos günü yangından mal kaçırırcasına Sosyal Güvenlik Reformunu kabul etti ve halkımızı ikinci bir enkaz altında bıraktı.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise veto etmesi için yapılan çağrılara rağmen kanunu onaylayarak çalıanları hayal kırıklığına uğratmıştır. 4447 sayılı bu Kanun 8 Eylül 1999 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Şubemiz yaşanan bu süreçte konunun hayati öneminin bilincinde olarak eylem ve etkinliklere katılımın üst düzeyde olması için gereken çalışmaları yapmıştır.

11-26 Nisan 2000 "Özelleştirmeye Karşı Demokratik Sosyal Devleti Koruma ve İş Güvencesi Yürüyüşü” ve 26 Nisan 2000 Salon Toplantısı

1-5 Aralık 1999 tarihleri arasında toplanan Türk-İş Olağan Genel Kurulunda, kabul edilen "Öncelikli ve Acil Talepler Bildirgesi”nde özelleştirmenin durdurulması ve iş güvencesinin 158 sayılı İLO Sözleşmesi uyarınca sağlanması için etkin bir biçimde mücadele kararlılığı dile getirilmişti. Bu karar doğrultusunda 2000 yılında çalışmalar başlatıldı. Bir İş Güvencewsi Yasa Tasarısı teklifi hazırlandı. Sendikaların hukukçularının da görüşleri alınarak 27 Mart 2000 tarihinde son şekli verilen bu teklif Başbakana, Çalışma ve Sosyal güvenlik Bakanına ve Parti Başkanlarına sunuldu. Ardından 11 Nisan 2000 tarihli Türk-İş Başkanlar Kurulu Kararı gereğince Türk-İş Bölge Temsilcilerinin bağlı Sendikaların Şube yöneticilerinin Türkiye’nin dört bir yanından başlattığı yürüyüş 26 Nisan 2000 tarihinde Ankara’da noktalandı. Aynı gün Selim Sırrı Tarcan Spor Salonunda Türkiye’nin değişik bölgelerinden gelen sendikacılarla, Sendikaların Genel Merkez Yöneticileri, Ankara Şube Yönetimleri, İşyeri Temsilci ve Baştemsilcilerinin katıldığı bir salon toplantısı düzenlendi, özelleştirmeye ilişkin tepkiler dile getirildi ve iş güvencesi isteği bir kez daha güçlü bir biçimde vurgulandı.

1 Mayıs 2000, "Özelleştirmeye Hayır”, "İş güvencesi Hakkımızı İstiyoruz”

İşçi sınıfının uluslarası birlik dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs, 2000 yılında özelleştirmeye karşı demokratik sosyal devlete sahip çıkılması ve iş güvencesi için mücadele edilmesi anlayışıyla ve Türk - İş, DİSK, KESK, demokratik kitle örgütleri ve partilerin katılımıyla Sıhhiye Meydanı'nda coşkuyla kutlandı. İş gününe rastlamasına rağmen Başkent'teki kutlamalara yaklaşık 15 bin kişinin katıldı. Mitingte en çok, "Yaşasın 1 Mayıs", "Ekmek yoksa barış da yok", "Kahrolsun IMF, bağımsız Türkiye", "İki yüzlü siyaset istemiyoruz", "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz" gibi sloganlar atıldı. "Özelleştirmeye Hayır” "İş Güvencesi Hakkımız” yazılı pankartlar taşındı. Konuşmalardan sonra katılımcılar "1 Mayıs Marşı" ve Grup Anatolia'nın seslendirdiği parçalar eşliğinde halay çekti.

Eylül 2000 Etkinlikleri

Grev ertelemeleri, Zorunlu Tasarrufların hak sahiplerine ödenmemesi, Cumhurbaşkanına sevkedilen Kararnamelerle SSK’nın yeniden yapılandırılması adı altında bir karmaşaya itilmesi, memurların ömzlük haklarının hak kayıplarına yol açacak biçimde düzenlenmesi gibi uygulamalarla emeğin taleplerinin göz ardı edilmesi üzerine 15 Eylül 2000’de toplanan Emek Platformu, bir dizi etkinlik kararı aldı.

Bu karar uyarınca işyerlerimizden, 19 Eylül 2000 günü Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e taleplerimizi ileten ve SSK’nın yeniden yapılandırılmasını içeren Kararnameleri veto etmesini talep eden fakslar çekildi.

Yine aynı karar uyarınca 20 Eylül 2000 tarihinde tüm işyerlerinde uyarı bildirisi okundu. Bu bildiride kısaca şunlara yer verildi:

".....Hükümetin ülkemiz ve halkımız aleyhindeki politikaları uygulamaya devam etmesi durumunda, Emek Platformu olarak, diğer tüm toplum kesimlerinin ve demokratik kitle örgütlerinin de aktif desteğini alarak, geçmişte alınmış olan karar uyarınca, tüm ülke çapında genel ve yaygın eylemler gerçekleştireceğiz.”

 

1 Aralık 2000 İş Bırakma Eylemi, Kızılay Uyarı Mitingi

Türkiye genelinde yaklaşık 250 bin emekçi, Emek Platformunu oluşturan 15 sendika ve sivil toplum örgütünün 30 Ekim Başkanlar Kurulunda alınan kararları doğrultusunda ve hükümetin aylardır süren eylemlere ve çalışanın taleplerine kulaklarını tıkaması üzerine bütçe tasarısının görüşüldüğü gün yani 1 Aralık’ta 1 günlük iş bıraktı.

Ankara’daki mitinge, "IMF’den değil halktan yana bütçe”, "Hükümet zammını al başına çal”, "Zafer direnen emekçinin olacak”, "Yaşasın tam bağımsız Türkiye” sloganlarıyla ulus gar önünden ve Eskişehir yolu üzerinden gelen emekçiler Kızılay meydanında toplandı. Eylemciler burada davul zurna eşliğinde halay çekerek, "IMF defol bu memleket bizim”, "Söz yetki karar çalışanlara”, Direne direne kazanacağız” sloganlarını attılar. Emek Platformunu Başkanlar Kurulu üyeleri buradan meclise yürüdü ve TBMM Başkanı Ömer İzgi’yle görüşerek emekçilerin isteklerini içeren bir metin verdiler.

Metinde, İş Güvencesi Yasa Tasarısının daha fazla geciktirilmeden yasalaştırılması, kamu çalışanlarına grevli toplu sözleşmeli sendika hakkının sağlanması, kamu çalışanlarına öngörülen yüzde 10 maaş zammının arttırılması, zorunlu tasarruf fonunda biriken ana para ve nemaların derhal nakden ve tek seferde ödenmesi, özelleştirmelerin durdurulması, taşeronlaştırmaya son verilmesi, işçi ve memur emekli maaşlarının ve asgari ücretin çağdaş yaşama yetecek düzeyde belirlenmesi, kaçak işçiliğin önlenmesi, kamu çalışanlarına uygulanan baskılara son verilmesi talepleri yer aldı.

Eylem esnasında okullarda ders yapılmadı, yolcu, yük ve banliyo trenleri çalışmadı, acil hastalar dışındakilere poliklinik hizmeti verilmedi, vergi daireleri çalışmadı.

Ancak hükümet çalışanın sesini yine duymadı ve taleplerin hiçbirisi için gerçekleştirmeye dönük adım atılmadı.Eylem’den sonra açıklama yapan memur ve işçi Sendika ve Konfederasyon Başkanları, uzattıkları zeytin dalını almaya yanaşmayan hükümetin bu duyarsızlığına tepkilerini etkin eylemlerle yanıt vereceklerini söylediler.

Mart- Nisan 2001 " YOLSUZLUĞA VE YOKSULLUĞA HAYIR”

9 Aralık 1999 tarihinde IMF ile imzalanan stand by anlaşması sonrasında IMF ve Dünya Bankasınca belirlenen politikalar çerçevesinde sürdürülen istikrar programı önce Kasım daha sonra Şubat krizleriyle birlikte çöktü. Yaşanan krizlerin baş sorumlusunun IMF ve Dünya Bankası olduğu gerçeğini hükümetin görmezden gelmesi ve krizden çıkış için yine IMF ve Dünya Bankası politikaları çerçevesinde yeni ve daha ağır bir program hazırlamaya girişmesi sonucunda Emek Platformu 13 Martta toplanarak " Yolsuzluğa Ve Yoksulluğa Hayır” sloganı çerçevesinde bir dizi etkinlik ve eylem kararı aldı:

24-25 Mart 2001 Emek Politikaları Sempozyumu

13 Mart toplantısında alınan karar uyarınca, 24-25 Mart tarihleri arasında "Emek Politikaları Sempozyumu” düzenlendi.

Sempozyum, rant yerine üretimi artıran, istihdamı artıran, gelir dağılımındaki eşitsizlikleri gideren, vergi adaleti sağlayan, bütçenin sosyal devlet gereklerine uygun olarak oluşturulmasını öngören ve çokuluslu şirketlerin ve zengin Kuzey ülkelerinin ve uluslar arası finans kurumlarının çıkarlarını gözeten IMF ve Dünya Bankası politikalarına alternatif bir ekonomik program hazırlamak amacıyla düzenlendi. Sempozyuma, ODTÜ İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oktar Türel, Yakup Kepenek ve Cem Somel, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesinden Prof. Dr. Korkut Boratav, Oğuz Oyan ve Sinan Sönmez ve değişik üniversitelerden akademisyenler yaşanan ekonomik darboğaz ve çıkış yolları üzerine sunuşlar yaptılar.

Bu sempozyum ışığında "Emek Platformu Alternatif Programı hazırlandı. Böylece ilk defa, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal hayatını 80 sonrasında içinden çıkılmaz bir hale sokan ve IMF ve Dünya Bankası güdümünde hazırlanan programlara alternatif bir program hazırlanmış oldu.

Yaşanan son iki krizden sonra halen bu iki kurumun direktifleri doğrultusunda program hazırlama çabasına giren ve bunun tek çıkar yol olduğunu savunan hükümete karşın, Emek Platformu çalışanları ezmeyen, ülke ekonomisini sağlam temellere oturtacak ve yeni istihdam olanakları yaratacak ve sürekli ekonomik büyümeyi sağlayacak bir programın hazırlanabileceğini göstermiş oldu.

31 Mart 2001 Kitlesel Basın Açıklamaları

Emek Platformunun çeşitli üniversitelerden öğretim görevlilerinin desteğiyle hazırladığı çalışanların alternatif ekonomik programı 31 Mart günü tüm yurtta düzenlenen kitlesel basın açıklamalarıyla halka dağıtıldı ve kamuoyunun desteği arandı.

Emek Programı Ankara’da işçilerin ağırlıkta olduğu kitlesel basın açıklamasıyla tanıtılırken, eyleme katılanlar ne IMF’nin, ne Dünya Bankası’nın ne de onların işbirlikçisi hükümetin programını kabul etmeyeceklerini ilan ettiler. Kendi programlarıyla alana çıkan ve "Genel grev genel direniş”, "IMF uşağı hükümet istifa”, "Yolsuzluğa hayır, yoksulluğa son”, "Memurdan işçiden aldılar hırsıza verdiler”, "İşçi memur burada hükümet nerede” sloganları ile hükümetin istifasını ve mücadelenin genel greve kadar yükseltilmesini isteyen 3000 emekçi, 14 Nisan’da daha güçlü meydanlara çıkacağını gösterdi.

İşçilerin damgasını vurduğu eyleme, Türk-İş pankartının yanısıra bağlı sendikalardan da Sendikamız Basın-İş Yol-İş, Türk Metal, Tezkoop-İş, Tes-İş, Türk Harb-İş, TÜMTİS ve Tarım-İş kitlesel olarak kendi pankartlarıyla katıldı. Eyleme, DİSK, Hak-İş KESK, Kamu-Sen ve bağlı sendikalar ile TMMOB pankartlarıyla katıldı.

Basın açıklamasının ardından Kızılay’ın dört bir yanına dağılan işçi ve emekçiler, EP tarafından bastırılan Emek Programı’nı Ankaralılar’a dağıttı.

4 Nisan 2001, İşyerlerinde Bildiri Okuma Eylemi

Emek Platformunun aldığı karar uyarınca Sendikamız Genel Merkezinden yapılan duyuru üzerine tüm diğer işyerlerinde olduğu gibi Ankara Şubemize bağlı işyerlerimizde de, 4 Nisan 2001 günü "Alternatif program ve Emek Platformu bildirileri okundu, 14 Nisan mitingine çağrı yapıldı.

14 Nisan 2001 Yolsuzluğa ve Yoksulluğa Hayır Mitingleri

11 Nisan 2001 günü esnafın düzenlediği mitinglerde çatışma çıktığı için Ankara başta olmak üzere birkaç ilde 1 ay süreyle tüm eylemlerin yasaklanması nedeniyle, bu illerin dışında Türkiye miting alanına çevrildi. İstanbul’da yapılan mitinge yaklaşık 50 bin, İzmir’dekine 40 bin katıldı. Mitinglere ilk defa esnaf da destek verdi.

Emek Platformunun 14 Nisan’da Türkiye genelinde düzenlediği mitinglerde alanları dolduran onbinlerce çalışan "Yolsuzluğa ve Yoksulluğa Hayır” dedi, hükümeti istifaya çağırdı; örgütlü olmanın gereği ve bilinci ile demokratik hakkını kullanarak hükümetten hesap sordu. Yer yer küçük çaplı olaylar yaşansa da provokasyonlara izin verilmedi, çalışan muhalif sesini demokratik bir biçimde yükseltti.

Ankara’da esnaf eylemlerinde yaşanan çatışmalar nedeniyle 1 ay süreyle tüm eylemlerin yasaklanması sonucunda sadece basın açıklaması yapıldı. Basın Açıklamasına Sendika Genel Merkez ve Ankara Şube Temsilcileri de katıldı.

Düzce’de yapılan mitinge Anadolu Ecopack işyerimizde çalışan arkadaşlarımız ve Genel Sekreterimiz Yakup Akkaya katıldı. Mitingde bir de konuşma yapan Akkaya, yaşanan krizlerle ülkemizin ağır bir ekonomik ve sosyal kaosun içine sürüklendiğini bundan en fazla da deprem bölgesinde yaşayanların etkilendiği söyledi. Akkaya, devalüasyon ve artan enflasyonla bir anda ücretlerin yarı yarıya değer yitirdiğini, sermayeye altı ay için yüzde 57.5 faiz verildiğini ancak işçiye sıfır zam dayatıldığını, memura verilen zam oranının yüzde 2.7 olduğunu ve asgari ücretin sefalet ücreti olmaya devam ettiğini belirtti. Akkaya çalışanların bu şekilde görmezden gelinemeyeceğini söyledi.

Ülke ekonomisinin bugün içinde bulunduğu kriz ortamına IMF ve Dünya Bankası güdümlü programların neden olduğunu görmezden gelen ve düzlüğe çıkmak için yine IMF ve Dünya Bankasına başvuran hükümeti protesto etmek, emeğin alternatif programına destek sağlamak için yapılan mitinglere onbinlerce emekçi katıldı.

Meydanları dolduran çalışanlar, "Anlayana Sivri Sinek Saz, Anlamayana Yazar Kasa Az”, "Dünyanın Bütün Emekçileri Birleşin”, Sadaka Değil Toplu Sözleşme”, "IMF Değil Çalışanlar Yönetsin”, "İş Güvencesi Hakkımız Söke Söke Alırız”, Bankalara Değil Çalışanlara Kaynak”, döviz ve sloganlarıyla isyanlarını dile getirdiler.

1 Mayıs 2001, Yoksulluğa ve Yolsuzluğa Hayır

Mart ve Nisan aylarında alanları ve işyerlerini eylem yerine çeviren emekçiler, 1 Mayıs’ta yine aynı ruh ve azimle alanlara çıktı.Emekçiler, uluslararası sermayenin çıkarları doğrultusunda uyguladıkları politikalar iflas etmesine karşın bu politikalarda ısrar etmeyi sürdüren hükümete ve IMF’ye tepkilerini 1 Mayıs alanında ortaya koydular.

Ankara’daki kutlamalar Tandoğan meydanında yapıldı. Tandoğan Meydanı’nı dolduran 20 binden fazla işçi ve emekçi içinde, Türk-İş ve DİSK pankartı arkasında işçilerin yoğun katılımı dikkat çekti. Türk-İş, DİSK, Hak-İş, KESK ve TMMOB’dan oluşan tertip komitesince düzenlenen mitinge, Memur-Sen, TMMOB, TTB, ÇHD, İHD ve TEB’in yanısıra, EMEP, ÖDP, HADEP, CHP, DBP ve İP de katıldı.

Mitingin en dikkat çeken sloganları şunlardı: "Yolsuzluğa, yoksulluğa karşı alanlardayız”, "Yaşasın 1 Mayıs”, "IMF defol bu memleket bizim”, "Sermaye mezara emek iktidara”, "Ne ABD ne Avrupa bağımsız Türkiye” ve "Ne IMF ne Derviş hep birlikte direniş”, "Ne ABD ne Derviş, Genel grev genel direniş”.

Sendikamız Genel Merkezi ve Ankara Şubesi de dahil mitinge Türk-İş’e bağlı sendikalardan, Yol-İş, T. Maden-İş, Harb-İş, Tarım-İş, Tez-Koop-İş, Tes-İş, Basın-İş, GMİS, Belediye-İş, Demiryol-İş ve TGS katıldı.

Tandoğan Meydanı’na saat 12.00’de girmeye başladı. Yürüyüş kortejlerinin alana girmesi bir saati buldu. Saat 13.00 sıralarında giriş biterken, miting, 1 Mayıs şehitleri için saygı duruşuyla başladı. Ardından topluca 1 Mayıs marşı söylendi. Ayrıca seslerine, taleplerine kulaklarını tıkayan Meclis’in uyarılması için hep bir ağızdan "İşsizliğe, yolsuzluğa, yoksulluğa, pahalılığa, Amerika’ya, IMF programına, hayır” denildi.

Konuşmaların ardından miting, Metin Yılmaz ve Grup Anatolia’nın türküleri eşliğinde halayların çekilmesi, 1 Mayıs Marşı’nın hep bir ağızdan söylenmesiyle sona erdi.

Pankart ve dövizlerini toplayan gruplar Maltepe’den Kızılay’a kadar alkış ve sloganlarla yürüdü.

Kasım- Aralık 2001 Emek Platformu Etkinlikleri

Emek Platformuı Başkanlar Kurulu, yapılan tüm girişimlere rağmen, hükümetin 2002 bütçesini IMF ve Dünya Bankası güdümünde sadece borçları döndürmeye odaklaması, sosyal güvenliğe, eğitime ve yatırımlaraçok az bir kaynak ayırması, işçiyi, memuru, küçük esnafı, köylüyü sefalete ve açlığa sürükleyecek politikalarda ısrar etmesi, hazırlanan Emeğin Alternatif Programını görmezden gelmesi üzerine toplanarak yeni bir etkinlik takvimi belirledi. Buna göre aşağıdaki etkinlikler gerçekleştirildi:

9 Kasım 2001, Tüm Dünya Emekçileri İle Birlikte "Küreselleşmeye Hayır Mitingi”

Emek Platformunun aldığı karar uyarınca, Uluslar arası Hür İşçi Sendikaları Konfederasyonu ICFTU’nun organize ettiği ve diğer uluslar arası sendikal üst örgütlerin desteklediği "Emeğin Küresel Eylem Günü”nde Türkiye’de emekçiler miting alanlarını doldurdu. Platformun diğer bileşenleri ICFTU’ya üye Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve KESK’i bu mitingde yalnız bırakmadı.

İşçi ve emekçiler, Ankara’da yaptıkları bu mitingle hükümetin IMF direktiflerine uygun politikalarından, Türkiye’nin ABD emperyalizminin çıkarları doğrultusunda ateşe atılmasına kadar pek çok uygulamasını protesto ettiler. Sıhhiye Meydanı’nda yapılan ve 25 bine yakın emekçinin katıldığı mitingde, emek güçlerine ve emekçiye yönelik saldırıların sürmesi durumunda genel grev dahil her türlü mücadele yönteminin kullanılacağı ilan edildi.

DİSK ve KESK’in hafta başında Edirne, Denizli, Diyarbakır, Samsun ve Antep’ten başlattığı "İşsizliğe, Yoksulluğa, Yolsuzluğa ve Savaşa Hayır” yürüyüşü miting sabahı Ankara’da noktalandı.

Türk-İş’e bağlı sendikalar Celal Bayar Bulvarı üzerinde buluştular. Kortejin önünde Türk-İş pankart ve flamaları yer alırken, sendikalar arkada düzenli kortejler oluşturdular. Korteje daha sonar Hak-İş ve bağlı sendikaları da katıldı. Yürüyüş kolu mitingin yapılacağı Abdi İpekçi parkına hareket etti. Fakat daha sonra DİSK ve KESK ile de anlaşma sağlanarak miting alanı olarak Sıhhiye meydanı seçildi.

DİSK ve KESK üyeleri Tandoğan meydanında toplandı. Polisin, Tandoğan’dan Kızılay’a giden caddeye barikat kurması, toplananların "Emekçiye değil çetelere barikat” ve "IMF’ye kıyak emekçiye dayak” sloganları ile protesto edildi. Daha sonra topluluk miting alanına doğru yürüyüşe geçti. "Yoksulluğa, yolsuzluğa ve savaşa hayır” pankartının arkasından yürüyen sendika, parti ve kitle örgütleri sık sık "Genel grev, genel direniş”, "Savaşa değil emekçiye bütçe” sloganlarını attılar. Türk-İş Başkanı Bayram Meral, yürüyüş kolunu Celal Bayar Bulvarı üzerinde karşıladı.

DİSK ve KESK ile eyleme destek veren grupların da Sıhhiye Meydanı’na yerleşmesinin ardından 2 saat gecikmeyle miting başladı. Sendikamız Genel Merkez ve Ankara Şubesi mitinge "Yolsuzluk ve Yoksulluk Üreten Bir Küreselleşmeye Hayır” pankartıyla katıldı.

Mitingde birer konuşma yapan Türk-İş ve diğer Konfederasyon Başkanları, 15 Kasım’da ve 1 Aralık’ta yine alanları doldurup, ardından taleplere duyarsız kalındığı taktirde genel grevi ülkenin gündemine taşıyacaklarını söylediler.

15 Kasım 2001 Basın Açıklamaları

Emek Platformu bileşenleri, "Ülkemize, geleceğimize, çocuklarımızın geleceğine sahip çıkıyoruz” adı altında 15 Kasım 2001 günü bütün illerde basın açıklamaları yaptı.

Platformun ortak basın açıklamasının okunduğu eylemlerde bağımsızlık ve demokrasinin tehdit altında olduğu; işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin her geçen gün arttığı, devletin vergi gelirlerinin bir avuç yerli ve yabancı sermayedara ödenen faizlere bile yetmediği ifade edildi. Emekçilerin hükümete ve Meclis’e güven duymadığı vurgulanan açıklamada, "Türkiye çaresiz değildir. Çözüm, Emek Platformu Programı’nda açıkça ifade edilmiştir. Emek Platformu, IMF dayatmalarını reddetmekte, bağımsızlık, ulusal egemenlik ve demokrasi temelinde, emekten yana politikaların uygulanmasını talep etmektedir” denildi.

Platformun Ankara bileşenleri, hükümetin emekçi düşmanı politikalarına Kızılay Güvenpark’ta yaptıkları eylemle tepki gösterdiler. Eylem sonrasında Emek Platformunun hazırladığı "Ülkemize, Geleceğimize, Çocuklarımızın Geleceğine Sahip Çıkıyoruz” bildirisi halka dağıtıldı.

Güvenpark’ta "Emek Platformu” pankartı altında toplanan 500’ü aşkın emekçi, "IMF uşağı hükümet istifa”, "IMF’ye değil, emekçiye bütçe”, "Emekçiler el ele genel greve”, "Zafer direnen emekçinin olacak” sloganlarıyla 1 Aralık mitinginin ardından ortaya koyacakları eylemleri ve talepleri dile getirdiler.

1 Aralık 2001 "Yoksulluğa, Yolsuzluğa ve İşsizliğe Hayır” Mitingleri

Ağırlığın İstanbul mitingine verildiği 1 Aralık’ta, Ankara’daki miting Mithatpaşa’da yapıldı. Emekçilerin genel grev çağrısı başkenti kilitledi. Ziya Gökalp Caddesi'ndeki Eğitim - Sen önünde ve Bayındır Sokak'taki Türk - İş Genel Merkezi önünde toplanan yüzlerce emekçi, Kızılay'da buluşacaklarını açıklayınca panzerler, özel tim ve binlerce polis yoğun güvenlik önlemleri aldı. Bu arada Kızılay'a doğru hareket etmek isteyen kitle içinden 10'u aşkın kişi gözaltına alındı.

DİSK ve KESK üyelerinin Kızılay‘a doğru hareketlenmesi üzerine polis, Ankara Valiliği'nce alınan yasak kararı gereğince "Toplu halde hareket edilmesi ve Kızılay'a yönelinmesi halinde zor kullanmak suretiyle müdahale edilecektir" uyarısında bulundu.

Daha sonra Türk-İş, DİSK ve KESK Mithatpaşa Caddesinde buluştu ve miting burada yapıldı. Miting’de yine baskın slogan, "İşçi Memur Elele Genel Greve” idi. "Kahrolsun IMF, bağımsız Türkiye" sloganları çokça atıldı. Bu arada yeni slogan olarak "Kahrolsun Avrupa emperyalizmi", "Ecevit alana Derviş bedava", "12 dev adam, 40 milyon aç adam" sloganları dikkat çekti. İşçiler ayrıca, iş güvencesi, geçici işçilere kadro ve özelleştirmelerin durdurulması taleplerini dile getiren sloganlar attı.

Şubat 2002 "ARTIK YETER BU ÜLKE BİZİM” Toplantıları

Bu toplantılar kapsamında Ankara’da herhangi bir etkinlik planlanmadı. Ancak bu etkinliğin iş güvencesi açısından önemli olması nedeniyle burada yer verme gereği duyduk.

Türk-İş Başkanlar Kurulunun 11 Şubat 2001’de yaptığı toplantıda aldığı karar uyarınca İstanbul, Adana, Samsun ve İzmir’de "Artık Yeter Bu Ülke Bizim” kampanyası kapsamında yapılan salon toplantılarında ileride yüzbinlerle alanlara taşacak tepkinin ilk işaretlerini verdi.

Mart ayı işçinin tepkisini salonlardan tüm Türkiye’ye duyurması açısından dolu dolu geçti.Türk-İş Başkanlar Kurulunun 11 Şubat 2001’de yaptığı toplantıda aldığı karar uyarınca İstanbul, Adana, Samsun ve İzmir’de "Artık Yeter Bu Ülke Bizim” kampanyası kapsamında yapılan salon toplantılarında ileride yüzbinlerle alanlara taşacak tepkinin ilk işaretlerini verdi. Her birine binlerce işçinin katıldığı, salonların işçiye dar geldiği bu toplantılarda "Genel grev, genel direniş”, Kahrolsun IMF, bağımsız Türkiye”, "İş ekmek yoksa barışta yok”, "Yaşasın işçilerin birliği”, "Eylem nerede biz oradayız”, "Söz bitti sıra eylemde” sloganları ağır bastı. Toplantılarda ayrıca işçinin salonlara değil alanlara çıkma isteği, Türk-İş ve Bayram Meral protestoları da dikkat çekiciydi.

Yapılan konuşmalarda, genel olarak iş güvencesi yasasının halen mecliste bekletiliyor olması protesto edildi, TİSK’in kıdem ve ihbar tazminatlarına ve diğer haklarımıza yönelik saldırıları, çalışma yasalarına esnekliği sokma girişimleri, Derviş’in "kriz bitti” sözleri, IMF güdümünde uygulanan politikalarda ısrar edilmesi, protesto edildi, artık alanlara çıkıp işçinin sorunlarını omuz omuza duyurmasının zamanının geldiği vurgulandı.

1 Mayıs 2002, İş Güvencesi, Filistin ve Yine Ekonomik Kriz/ IMF/Dünya Bankası

Ankara’da 2002 1 Mayıs’ına, geniş emekçi kesimlerin, hükümete, IMF ve Dünya Bankası programlarına, yol açtıkları açlık, yoksulluk ve yolsuzluklara karşı tepkilerini alanlara taşımaları damgasını vurdu.

Filistin başta olmak üzere mazlum halklara karşı emperyalist saldırıların da kınandığı 1 Mayıs, sağanak yağmura rağmen, emekçilerin öfkesini alanlara taşıdı. Üç noktadan Tandoğan’a yürüyen 25 bini aşkın emekçi, son 20 yılın en kitlesel 1 Mayıs’ını yaşatarak sadece kendilerine yönelik saldırılara değil, Filistin başta olmak üzere mazlum halklara yönelik emperyalist saldırılara karşı da seslerini yükselttiler.

Sendikamız Genel Merkezi ve Ankara Şubemiz de dahil, Türk-İş’e bağlı sendikalar erken saatlerden itibaren Toros Sokak’ta toplanmaya başladı. Üzerlerine "1 Mayıs Birlik, Dayanışma, Mücadele Günü” yazılı önlükleri giyen işçiler Türk-İş pankartıyla kortejin önünde yer aldılar. Türk-İş’in ses aracının üzerinde "İş Güvencesi yoksa üretim de yok” pankartıyla, İş Güvencesi Yasası’nın çıkarılmaması halinde üretimin durdurulacağı mesajı verildi.

DİSK’e bağlı sendikalar ve bazı parti vegrupların oluşturduğu kortej Hipodrom’da, Hak-İş’e ve KESK’e bağlı sendikalar da GMK Bulvarı üzerinde toplanarak Tandoğana doğru yürüyüşe geçtiler. Türkiye İşçi Emeklileri Derneği, TMMOB, TTB, TBB, ÇHD, diğer bazı grup ve partiler de pankartlarıyla yürüyüş kolunda yerlerini aldılar.

Kortejler 1 Mayıs çeşitli sloganlar, işçi marşı ve halk türküleri eşliğinde yarım saati aşkın yürüyüşün ardından Tandoğan Meydanı’na girerken, sağanak halinde yağmur başladı. Miting alanında atılan diğer sloganlar ise şunlardı: "Savaşa hayır”, "Yaşasın 1 Mayıs”, "Savaşa değil eğitime bütçe”, "Kurtlar, kuşlar geldiler memleketi yediler” "Savaşa hayır”, "Yaşasın işçilerin birliği hakların kardeşliği”, "Kadınlara özgürlük dünyaya barış”, "Koşulsuz Genel Af”, "Siyaset IMF’den takdir aldı, ülkede sınıfta kaldı”, "Filistin soykırımına son”, "Katil Şaron yargılansın” "İşsizliğe, yoksulluğa, özelleştirmeye ve savaşa karşı 1 Mayıs’ta emeğin birleşik mücadelisini yürütüyoruz” "Geçiçi işçiler daimi kadroya geçirilsin”.

15 –16 Mayıs 2002 İş güvencesi Oturma Eylemi

Türk-İş’e bağlı sendikaların profesyonel yöneticileri Ankara’ya gelerek Güvenpark’ta buluştu. 81 ilden Ankara’ya gelen sendikacılar sabah erken saatlerden itibaren Güvenpark’ta toplanmaya başladı. Güvenpark’ın çevresinde yoğun polis önlemi alınırken, eylemin yapıldığı anıt çevresine gitmek isteyenlerin üzerleri arandı. Başta İş Güvencesi Yasası’nın çıkarılması olmak üzere işten atılmaların durdurulmasını, resen emeklilik uygulamasına son verilmesini, bölge müdürlüklerinin kapatılması kararının geri alınmasını isteyen sendikacılar, "Uzlaşma yok direniş var”, "Şalter inecek, bu iş bitecek”, "Genel grev genel direniş” sloganlarını önplana çıkaran sendikacılar, bir-iki günlük oturma eylemlerinin çözüm olmadığını, çözümün talepler yerine getirilene kadar eylem olduğunu ifade ettiler. Başkanlar Kurulu’nun parti ziyaretlerini de eleştirdiler.

Eylem, Türk-İş Başkanı Meral’in konuşmasıyla başladı. Meral konuşurken, direniş ve kararlılık sloganları ön plana çıktı. Yoğun olarak atılan "Uzlaşma yok, direniş var” sloganı karşısında Meral, "Sorunu çözecekse uzlaşırız, çözülmüyorsa direniş yaparız” açıklamasını yaptı. Ülke ekonomisinin IMF’nin baskısı altında olduğunu, görevlerinin ülkeyi bu baskıdan kurtarmak olduğunu söyleyen Meral, "Maalesef siyasiler bu sorunu çözemiyor” dedi.

"Söz bitti, sıra eylemde” sloganları ile sözü kesilen Meral, eylemler de yaptıklarını, geçmişte hükümetlere derslerini verdiklerini hatırlatarak, ülkeyi çokuluslu şirketlerin kıskacından kurtarmak gerektiğini söyledi. İş Güvencesi Yasası konusunda hükümetin ve Meclis’in işverenin yalanlarına inandığını belirten Meral, yasanın bir an önce çıkmasını isteyeceklerini söylerken, sözleri "Ziyaret yok, direniş var” sloganıyla kesildi. Tepkiler ve "parti genel merkezlerine gidilmemesi” yönünde, özellikle Belediye-İş ve TÜMTİS’lilerin bulunduğu yerden gelen sloganlar üzerine Meral sinirlenerek, "Ne yapacağımızı biz biliriz, kesin sesinizi” diye konuştu. Sık sık atılan "İşçiler el ele genel greve”, "Yılgınlık yok direniş var”, "Direne direne kazanacağız” sloganları karşısında Meral, konuşmasını kısa kesti.

Türk-İş Başkanlar Kurulu üyeleri daha sonra Anıtkabir’e giderek Atatürk’ün mozelesine çelenk koydular, saygı duruşunda bulundular.

Destek ziyaretleri

Türk-İş’e bağlı sendikaların Ankara Şubeleri pankartları altında gruplar halinde, alkış ve sloganlarla desteklerini sunup, bir süre alanda kaldıktan sonra alandan ayrıldılar.

Ankara Şube Yöneticilerimiz, Temsilci ve Baştemsilcilerimiz ve işyerlerinden arkadaşlarımız Sendika pankartı altında eyleme destek için alana gelenler arasındaydı. Halaylar çekildi, iş güvencesi ve geçici işçilere kadro talepleri dile getirildi.

Destek ziyaretinde bulunanlar arasında KESK’e bağlı sendikalarda vardı. KESK Ankara Şubeler Platformu "İşçi memur elele genel greve” ve "Yaşasın sınıf dayanışması” sloganlarıyla karşılandı. KESK’in dışında, TMMOB ve bağlı odaların yöneticileri, BASK Genel Başkanı Resul Akay ve yöneticileri, DİSK’e bağlı bazı sendikalar, Hak-İş’e bağlı bazı sendikalar ve çeşitli partiler de eyleme destek verenler arasındaydı.

Eyleme katılan, Türk-İş Merkez Yönetim Kurulu üyeleri, Sendikamız Genel Başkanı Ali Ekber Güvenç, Genel Sekreterimiz Yakup Akkaya, İstanbul Şube Başkanı Kenan Kaya da dahil Türk-İş’e bağlı sendikaların profesyonel Yöneticileri ve bir grup ziyaretçi geceyi Güvenpark’ta geçirdi.

İkinci gün de sendikaların, çeşitli partilerin destek ziyaretleri sürdü. Türk-İŞ Başkanlar Kurulu Meclis ve parti Genel Merkezlerindeki temaslarına devam etti.

Öğleden sonra toplanan Türk-İş Başkanlar Kurulu, yapılan temaslarda geçici işçilerin sorunlarıyla ve iş güvencesi ile ilgili olarak büyük ilerleme sağlandığı, eylemin hükümet ve mecliste grubu bulunan partiler nezdinde yeterince ses getirdiği kararına vardı. Eylem alanında, çeşitli sendikaların şube başkanları eylemlerin bu şekilde bitirilmesinin Türk-İş’in tabanda zaten azalan güvenini tümüyle yok edeceğini belirttiler. Sendikacılar, sonuç almadan dönülmemesi, eylemlerin şalter indirmeye kadar sürdürülmesi gerektiğini söylediler. Güvenpark oturma eylemi 17 Mayıs 2002 tarihinde akşam saat 20.00’de bitirildi.

Bir sonraki gün, DSİ Konferans Salonunda yapılan toplantıda, Güvenpark eylemleri değerlendirildi. Yapılan Konuşmalar ve yapoılan değerlendirmelerin ardından, "Türk-İş Yönetim Kurulu, Türk-İş’e Bağlı Sendikaların Genel Merkez ve Şube Yöneticileri Toplantısı Açıklaması” okunarak oya sunuldu ve kabul edildi. Açıklamada özetle şunlara değinildi:

"TÜRK-İŞ mücadelesini bugüne kadar daima meşru ve demokratik sınırlar içinde sürdürmüştür ve bundan sonra da aynı anlayışla devam edecektir. Talebimiz, verilen sözlerin tutularak, siyasi partilere, Meclis’e ve demokratik parlamenter sisteme duyulan güvenin sarsılmamasıdır. İş güvencesi yasasının çıkarılması, 158 sayılı ILO Sözleşmesinin onaylanmasıyla ve Güçlü Ekonomiye Geçiş Programında, Avrupa Birliği’ne verilen Ulusal Programda ve 22 Mayıs 2001 tarihinde TÜRK-İŞ’le imzalanan protokolde verilen sözlerle, Hükümetin önde gelen görevi haline gelmiştir. Bu sözün bir yılı aşkın bir süredir yerine getirilmemiş olması, meşru ve demokratik tepkilerimizi açıkça tahrik ve teşvik etmektedir. Ayrıca, geçici işçilerin kadroya geçirilmesi ve emeklilik konusunda TÜRK-İŞ’le Hükümet arasında imzalanan protokolun uygulanması da sağlanmalıdır. Türkiye’de ekonomik krizlerin faturası hep çalışanlara çıkarılmaktadır. IMF talimatlarıyla, bağımsızlığımız ve ulusal egemenlik gözönünde bulundurulmadan uygulanan politikalarla, çalışanlara ödettirilen faturaların bedeli artık tahammül sınırlarını aşmıştır. IMF politikaları terkedilmeli, işsize iş sağlanmalıdır.

"Bu koşullarda, Başkanlar Kurulumuzun bundan sonra yapacağı olağanüstü toplantıda, Türkiye tarafından onaylanmış bulunan 87 sayılı ILO Sözleşmesi’nin hak tanıdığı meşru ve demokratik eylemler, gündeme gelebilecek, şalter inebilecek, telefon ve faks haberleşmesi kesilebilecek, bankalardaki çalışma ve demiryollarında ve karayollarında trafik durabilecek, vapurlar işlemeyebilecek, uçaklar uçmayabilecek, her alanda üretim ve hizmet durabilecektir, hayat durabilecektir. Bu eylemler kaçınılmaz hal aldığında, sorumluluk, ülkemizde ve uluslararası düzeyde taahhütlerini yerine getirmeyerek halkımızı ve çalışanları tahrik ve teşvik edenlerde olacaktır.

"TÜRK-İŞ, siyasi partilerimizin iş güvencesi yasası ve diğer taleplerimiz konusundaki tutumunu bir süre izleyecektir. Meclis’in bu çalışma dönemi içinde iş güvencesi yasasının çıkarılmaması ve acil taleplerimizin yerine getirilmemesi durumunda, TÜRK-İŞ, halkımızın desteğini de alarak, ülke çapında daha da etkili ve yaygın eylemler gerçekleştirecektir. Bu eylemlerin biçimi ve zamanlaması Başkanlar Kurulumuzun olağanüstü toplantısında belirlenecektir. "

1 Mart 2003 "Savaşa Hayır Mitingi”

Mecliste, savaş tezkeresinin görüşüldüğü saatlerde, Ankara Sıhhiye meydanında toplanan yüzbine yakın kişi tek yürek halinde "Savaşa hayır. ABD çıkarları için ölmeyeceğiz” dedi.

KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin organize ettiği ve Emek Platformu bileşenlerinin de tam destek verdiği "Savaşa Hayır” mitingine, sendikamız Genel Merkez ve Ankara Şubesi de dahil Türk-İş üyesi sendikalardan yaklaşık on bin işçi katılırken, toplam katılım Türkiye’nin dört bir yanından gelenlerle yüzbini aştı.

Katılımcılar sabahın erken saatlerinde, Hipodrom’da buluştu. Buradan hareket eden onbinler, "Halk bu savaşı durduracak” pankartı arkasında, yürüyüşe geçti. Yürüyüşün başladığı saatlerde Hipodrum’a insan seli akmaya devam ediyordu. Savaş karşıtı binlerce pankart ve dövizin sallandığı yürüyüş kolunda, sık sık "Savaşa hayır”, "‘Biz verelim tezkere Meclis gitsin askere”, "Katil ABD işbirlikçi AKP”, "Kahrolsun ABD emperyalizmi”, "Savaşa değil emekçiye bütçe”, "Savaşa karşı genel grev genel direniş”, "Şalter inecek savaş bitecek” sloganları atıldı.

Mitinge, üniversite öğrencileri, bazı partiler, sanatçılar, çeşitli sivil toplum örgütleri, siyasi örgütler, katıldı. Türk Psikologları Derneği ve Eczacılar Birliği’nin pankartları ile katıldığı kortejde, TTB’nin, devasa boyutlardaki "Savaş öldürür savaşa hayır” yazılı siyah pankartı arkasında hekimler yerini aldı. Yüyüyüşe, banliyo trenindeki işçiler siren çalarak destek verdi. Gazetecilerin taşıdığı "Savaş haberi yapmak istemiyoruz” dövizi dikkat çekti. Mitingde görev alan gazeteciler de pankart arkasında bir süre yürüdü. Evlerinden, işyerlerinden çoluk çocuk çok sayıdaki Ankaralı mitinge katılırken, Kızılay’a gezmeye çıkan birçok kişi de savaş karşıtı sloganları duyar duymaz kendini miting alanına attı.

Yürüyüş kollarının Sıhhiye Meydanına gelmesi yaklaşık 4 saat sürdü. Miting başladığında henüz tüm katılımcılar alana gelmemişti.Meclis’de tezkere görüşmeye başlanırken, yapılan anonslarla tüm pankartlar indirildi ve tezkere alanda halkın oyuna sunuldu. Daha sonra konuşmalara geçildi.

Konuşmaların ardından Melike Demirağ, Edip Akbayram, Rojin, Ferhat Tunç, Koma Azad, Savaşa Hiç Gerek Yok grubu, Bulutsuzluk Özlemi, barış türküleri söylerken, Rutkay Aziz ve Atol Behramoğlu şiirleriyle barış çağrısı yaptı.

Hiçbir çatışmanın yaşanmadığı ve coşkulu geçen miting daha sonra dağıldı.

Son 10 Grev ve Eylemler