Tarihçe


Kısa adı BASIN-İŞ olan Türkiye Basın Yayın Grafiker ve Ambalaj Sanayii İşçileri Sendikasının tarihi 11 Temmuz 1945 günü kurulan Ankara Matbuat Teknisyenleri Derneğine kadar uzanmaktadır.1945 yılında henüz sendikalar yasası çıkmadan, Ankara’da matbuat teknisyenleri tarafından, yürürlükteki 3512 ve 4919 Sayılı Dernekler Kanunu hükümlerine göre Ankara Matbuat Teknisyenleri Derneği kuruldu. Bu dernek, 1947 tarihli 5018 Sayılı Sendikalar Kanunu’ nun yürürlüğe girmesine kadar faaliyet gösterdi. Yeni yasayla işçi sendikalarının kurulmasına olanak verildikten sonra, 15 Mayıs 1947’de dernek, yöneticileri tarafından feshedilerek, Ankara Matbuat Teknisyenleri Sendikası kuruldu. Merkezi Ankara’da bulunan sendikanın kurucuları, tümü dernek yönetim kurulunda görev almış olan Adem F. Özsanat, H. Cevat Elmasoğlu, Muttalip Sonbay, Ömer Kıratlı, S. Cafer Sarkanak, Zekai İnay, Ahmet Eren ve Mustafa Işıksal’dı. Sendikanın geçici yönetim kurulu Muttalip Sonbay (Başkan), Ömer Kıratlı (Başkan Vekili), İsmail Teber (katip), Kemal Dizer (veznadar) ve 5 üyeden oluştu. Kuruluş tüzüğünde, "Siyasi işlerle alakası olmayacak, işleyişi mesleki ve sosyal yardım olup ticaret ve kar gayesi bulunmayacaktır” denilerek, sendikanın sadece üyelerinin hak ve çıkarlarını koruyucu faaliyetlerde bulunacağı bildirildi. Sendikanın 12 Haziran 1947 tarihinde yapılan Birinci Olağan Genel Kurulunda Başkanlığa Adem Özsanat, Başkan Vekilliğine Muttalip Sonbay seçildi. Böylece, Basın-İş’in ilk temelleri Ankara Matbuat Teknisyenleri Sendikası’yla atılmış oldu.

 29 Ocak 1949- 2 Nisan 1960 Dönemi / 29 Ocak 1949’da yapılan genel kurulda, sendika kadrosunda bir doktor bulundurulmasının ve bütçeden sendika spor kulübüne para aktarılmasının, zaten sınırlı olanaklara sahip bu örgütü daha da zor duruma soktuğu üzerinde duruldu. Ayrıca işsiz kalan üyelere ödenen 7,5 liralık haftalık ödeneğin artırılması önerildi. Sendikanın 11 Şubat 1950’de yapılan genel kurula sunulan çalışma raporunda, "....Milliyetçilik duygularını sendikacılık duygularıyla kuvvetlendiren sendika işçilerinin, arzu ettikleri her zirveye sevdikleri sendikaları marifetiyle çıkacakları” yorumu yapıldı. Bu genel kurulda başkanlığa Hakkı Sincar, üyeliklere Hüsamettin Özgün, Mustafa Işıksal, Bahtiyar Özbalkan, Yaşar Akyay’ın aralarında bulunduğu 8 kişi seçildi.

Ankara Valiliği’ne 6 Kasım 1950 tarihinde gönderilen 300 işçi adına imzalanmış bir yazıda, 1949 yılında yönetime seçilenlerin, sendikanın kuruluş amaçlarından uzaklaşarak, faaliyetleri spor ve kahve oyunları üzerinde yoğunlaştırdığı, bu kişilerin 1950 yılında yapılan genel kurulda kendilerini 120 işçinin oyuyla seçtirdikleri iddia edilerek, çoğunluğu oluşturan 300 işçinin bu gelişmeleri kınamak için istifa ettiği bildirildi. 10 Şubat 1951 yılında yapılan genel kurulda başkanlığa Hakkı Sincar, Başkan Yardımcılığına Bahtiyar Özbalkan, Genel Sekreterliğe Emin Karagözoğlu seçildi. Sendikanın 26 Ocak 1952’deki yapılan Genel Kurulunda Başkan değişmezken Başkan Yardımcılığı ve Sekreterlik görevleri değiştirilerek bu göreve Muhterem Meyda getirildi.

7 Mart 1953’te toplanan Genel Kurulda Başkanlığa yine Hakkı Sincar seçilirken, Başkan Yardımcılığına Mustafa Işıksal, Genel Sekreterliğe Emin Karagözoğlu geldi. 3 Nisan 1954 tarihinde yapılan Genel Kurulda Hakkı Sincar Genel Başkanlık görevini korudu. Başkan Yardımcılığına Cafer Sarkonak, Sekreterliğe ise Haldun Coşar getirildi.

 3-5 Mart 1955 tarihinde yapılan Genel Kurulda ise Genel Başkanlığa Kemal Ongan, Genel Başkan Yardımcılığına Murat Öneş getirilirken, Haldun Coşar Sekreterlikte kaldı. Bu genel kurulda yapılan tüzük değişikliğiyle sendikanın, Ankara’da bulunan resmi ve özel matbaalarda çalışan matbaacılığın her şubesine mensup sanatçılar arasında faaliyet göstereceği bildirildi. 18 Şubat 1956’da yapılan genel kurulda ise sendikanın adı "Ankara Basın Teknisyenleri Sendikası”olarak değiştirildi. Bu Genel Kurulda ayıca Matbaacılık Kooperatifi kurulması kararı alındı. 1956 yılında, sendika üyelerine sosyal yardımda bulunmak amacıyla "Ankara Basın Teknisyenleri Sendikası Teavün Sandığı” kuruldu. Bu sandıkla, kazaya uğrayan, işsiz kalan ya da ölen üyelere ya da mirasçılarına maddi yardımda bulunulması amaçlandı ve bu sandığın yürütülmesinden sendika yönetim kurulu üyelerinin sorumlu olduğu bildirildi. 28 Şubat 1958 tarihli genel kurulda ise Haldun Coşar genel başkanlığa getirilirken, Cafer Salkonak başkan yardımcısı, Rıza Başarslan da genel sekreter oluyordu. 25 Şubat 1959’da yapılan Genel Kurul için hazırlanan çalışma raporunda, iş uyuşmazlıklarını çözümleyen Ankara İş İhtilafları Hakem Kurulu seçimlerine katılındığı, ancak 18 üyelikten sadece 3’ünün kazanıldığından söz edildi. Sendikanın üyelerine işsizlik, hastalık vb durumlarda ödenmek üzere 8 çeşit yardım kabul ettiği belirtildi.

 Genişleme: 2 Nisan 1960-27 Ekim 1963 / 2 Nisan 1960’da yapılan genel kurulda ise genel başkanlığa Rıza Başarslan, başkan yardımcılığına Murat Öneş, Genel Sekreterliğe Şükrü Başarslan getirildi. 4-5 Şubat 1961 tarihinde Türk-İş’e üye olma kararı alan sendikada Genel Başkanlığa Şükrü Başarslan, Genel Sekreterliğe Galip Yakut getirilirken Genel Başkan Yardımcılığına yine Murat Öneş getirildi. Bu genel kurulun ardından 3 Şubat 1962’de bir genel kurul daha toplandı.

 Sendikanın 1962 yılı itibariyle Çalışma Genel Müdürlüğü’ne bildirdiği üye sayısı 284 işyerinde çalışan, 25’i kadın toplam 1.336 kişiydi. Merkezi Ankara’da bulunan "Ankara Günlük Gazete Teknisyenleri” Sendikası, 29 Eylül 1963 tarihli Genel Kurulunda kendisini feshederek, Ankara Basın Teknisyenleri Sendikasına katılma kararı aldı. Bu katılma kararı sendikanın 23 Ekim 1963 tarihli Olağanüstü Genel Kurululer sonucunda Uluslararası kuruluşun desteğiyle bir eğitim projesi hazırlanması yönünde girişimler başaltıldı.

 19-20 Eylül 1992’de yapılan genel kurulda sendikanın adı "Türkiye Basın, Yayın, Grafiker ve Ambalaj Sanayii İşçileri Sendikası -Basın-İş” olarak değiştirildi. Ali Ekber Güvenç’in yeniden Genel Başkan seçildiği bu Genel Kurulda Erol Ergün ile Rasim İtişgen Genel Başkan Yardımcılığına, Ömer Faruk Ilgın Genel Sekreterliğe, Döne Güler Genel Mali Sekreterliğe, Hüseyin Özcan Genel Sekreter Yardımcılığına, Ali Sürücü Genel Teşkilatlandırma Sekreterliğine, Alişan İnal Genel Eğitim Sekreterliğine, Mehmet Karayılmaz’da Genel Mevzuat Sekreterliğine getirildi. 1992 – 1993 faaliyet döneminde örgütlenme çalışmaları başlatılan Hürriyet Ofset, Media Print, İzmir’de ABA Ofset, Korsini, Çağdaş, Ofis Ticaret, Kroma ve Çağdaş Ambalaj işyerlerinde, işverenin baskıları sonucu ya yetki alınamadı, ya da sözleşme bağıtlandıktan sonra işten çıkarmalar başladı. İzmir’de kurulu Matsan, Ankara’da kurulu Sağlık Bakanlığı Matbaası ve DSİ Matbaasında örgütlenme çalışmaları başarıyla sonuçlandı. 1993 Türkiye işçi sınıfının mücadele yılıydı. Özelleştirme adı altındaki talan devam ederken, hak gaspları da her geçen gün çoğalıyordu. Basın-İş buna seyirci kalamazdı. Önce 3 Mart 1993 tarihinde Başbakanlık, 15 Mart 1993 tarihinde Türk Tarih Kurumu Basımevinde, 15 Nisan 1993 tarihinde Ziraat Bankası Matbaası’nda grevlerini başlattı.

Her geçen gün siyasiler kendi beceriksizlerinden doğan bütçe açıklarını emekçilerden telafi etmeyi alışkanlık haline getirmişlerdi. 24 Ocak kararları gibi 5 Nisan kararları ve paralelinde kamu kesimi toplu sözleşmelerinde getirilen "sıfır zam” dayatması da bunun açık kanıtıydı. Basın-İş’in buna tepkisi çok sert oldu, 1995 yılında sayısız grevlere çıktı. 20 Eylül 1995 tarihinde Türk Tarih Kurumu Basımevi, 3 Ekim 1995 tarihinde Başbakanlık Basımevi ve Ziraat Bankası Matbaası, 4 Ekim 1995 tarihinde Devlet İstatistik Enstitüsü Matbaası, 9 Ekim 1995 tarihinde Sağlık Bakanlığı Matbaası grevlerini başlattı.

1995 yılı da genel olarak Türkiye işçi sınıfı mücadelesinin yükseldiği bir yıldı. 5 Ağustos’ta "Emeğe Saygı” yürüyüş ve mitindi, 8 Ağustos iş bırakma ve işyerlerini terketmeme genel eylemi ve Çiller hükümetinin güvenoyu almasını engelleyen 15 Ekim Büyük Kızılay Mitingi bu eylemlerden bazılarıydı. 1995 yılındaki sıcak gelişmelerin ardından Basın-İş, 4-5 Kasım 1995 tarihinde 14. Olağan genel kurulu için toplandı. Bu genel kurula sunulan çalışma raporunda, "4 Nisan 1995’te Sendikalar Kanunu’nda yapılan değişikliklerin yetersiz kaldığı, asıl değiştirilmesi gereken hükümlerin yerini koruduğu söylenerek, "Ortaya çıkan tablo kaçınılmaz biçimde işveren kesimine yarar sağlamaktadır. İşverenler işçi çıkarma, taşeronlaştırma uygulamalarını diledikleri biçimde sürdürürken, bir yandan da iş yasasının işçiyi koruyucu hükümlerinin esnekleştirme yoluyla değiştirilmesine çalışmaktadırlar... ILO denetim organlarının 1982’den bu yana yaptığı uyarılara kulak tıkayan Türkiye, ILO Sözleşmeleri ile konferanslarınca çeşitli yıllar sorgulanmıştır. Türkiye Batı topluluğunda yerini alacaksa 12 Eylül döneminde getirilen kısıtlamaları ortadan kaldırmak ve onayladığı ILO sözleşmeleri ile uyumlu düzenlemeler yapmak zorundadır. Basın-İş bunun yakın takipçisi olacaktır” denildi. Bu Genel Kurulda da Genel Başkanlığa Ali Ekber Güvenç yeniden seçilirken, Başkan Yardımcılıklarına Nazmi Çolak ve Erol Alkan, Genel Sekreterliğe Yakup Akkaya, Genel Mali Sekreterliğe Mehmet Karayılmaz, Genel Teşkilatlandırma Sekreterliğine Halil Kuzel, Genel Eğitim Sekreterliğine Alişan İnal, Genel Mevzuat Sekreterliğine Mehmet Aktaş seçildiler.

1995 genel kurulundan sonra Türkiye’yi hareketli günler bekliyordu. Özelleştirme, işten atmalar, hak gaspları devam ediyordu. Gerek işçi konfederasyonları, gerekse sendikal mücadele veren kamu emekçileri hemen her gün alanlarda seslerini duyurmaya çalışıyordu. 1995 milletvekili seçimlerinden sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisinde istikrarlı bir hükümet oluşamamış, Anayol hükümetiyle başlayıp Refahyol’la devam edilmişti. İçinde Türk-İş’in yer aldığı beşli sivil inisiyatifinde karşı çıktığı Refah-Yol hükümeti yıkılıp, Anayol-DoğruYol hükümeti kuruldu.

Özelleştirme adı altındaki talan her dönemde olduğu gibi bu dönemde de pervasızca devam etti; sosyal güvenlik reformu adı altında kazanılmış hakları ortadan kaldıran bir tasarı gündeme getirildi. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa özelleştirmenin altından çeteler ve yandaşları çıktı. 21 Aralık 1996 yılında İstanbul’da bir salon toplantısıyla biraraya gelen Basın-İş üyelerinin de aralarında bulunduğu işçiler, "Türkiye’ye Sahip Çık” dedi. Ardından 5 Ocak 1997 günü Ankara’da 225 bin civarında emekçi "Türkiye’ye Sahip Çık, Demokratikleşme İçin Mücadele Et” yürüyüş ve mitingini gerçekleştirdi. Bu arada kamu emekçilerinin de grev ve toplu sözleşmeli sendika hakkı için mücadelesi gelişiyordu. Bu dönemde Basın-İş uluslararası örgütü IGF’nin ve İsveç’teki LO/TCO sendikasının desteğiyle kendi üyeleri arasından bir eğitimci grubu oluşturmak amacıyla 1992 yılında eğitim projesine start verdi. Bu proje daha sonra IGF Genel Sekreteri Chris Pate’nin çabalarıyla Hollanda’dan FNV desteğinde yürütülmeye başlandı. Proje kapsamında oluşturulan eğitimci grubu kendi belirledikleri dört ana konuda (Ekonomi, Demokrasi, İş Hukuku ve Sendika) eğitildi. Grup üyeleri daha sonra yapacakları eğitimlerde kullanmak üzere bu konularda birer eğitim kitapçığı hazırladılar. Proje, 1999’dan sonra ise Eğitim ve Örgütlenme olarak devam etti. Dünya ve Türkiye’de yaşanan gelişmelerin ışığında Basın-İş’in örgütlenme stratejilerinin belirlendiği örgütlenme konusunda çalışacak bir örgütlenme grubunun oluşturulduğu bu dönemde kendi öz kaynaklarından ve üyelerinden güçlü bir Basın-İş yaratmanın zemini hazırlanmaya çalışıldı.

Hükümet 1999 yılı Haziran ayı sonlarında "Sosyal Güvenlik Reformu” adıyla bir kanun tasarısını gündeme getirdi. Sigortalıların haklarını ciddi biçimde ortadan kaldırdığı ve mezarda emekliliği gündeme getirdiği gerekçesiyle sendikalarımızın buna tepkisi çok sert oldu. 1 Temmuz’da toplanan Ekonomik Sosyal Konseyde bu tepkiler dile getirildi. Türk-İş, DİSK ve Hak-İş ortak bir yeni metin hazırladı. İşveren kesimiyle tartışılan bu metin üzerinde anlaşmaya varılan ve varılmayan maddeler hükümete sunuldu. 6 Temmuzda toplanan Türk-İş Başkanlar Kurulu SSK’nın sorunlarının çözülmesi için önerilerini bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu. Ancak hükümet talepleri ve eleştirileri hiçe sayarak hazırladığı başka bir taslağı 9 Temmuz 1999 günü görüşerek meclise gönderdi. Bunun üzerine Türk-İş Başkanlar Kurulu 12 Temmuz’da olağanüstü olarak toplandı. Ardından 14 Temmuz 1999, Türkiye emekçileri için bir dönüm noktası olacak bir gelişmeye tanık olduk. 15 emek örgütü biraraya gelerek Emek Platformunu oluşturdu:

EMEK PLATFORMUNU OLUŞTURAN BİLEŞENLER: TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK, KESK, Türkiye KAMU-SEN, MEMUR-SEN, BASK, Türkiye İşçi Emeklileri Derneği, Tüm İşçi Emeklileri Derneği, Tüm Bağ-Kur Emeklileri Derneği, TMMOB, TÜRMOB, Türkiye Barolar Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği, Türk Tabipleri Birliği, Türk Veteriner Hekimleri Birliği. Bu örgütler, Türk-İş Genel Merkezinde yaptıkları toplantı sonucunda mezarda emekliliğin önlenmesi, memur ve emekli aylıklarının artırılması için üretimden gelen gücün kullanılması da dahil bir dizi eylem biçimini belirledi. Ülkemizin bir çok bölgesinde yapılan toplantıların ardından, 24 Temmuz 1999 günü Ankara’da Kızılay meydanında 400 bin kişiyle Türkiye tarihinin en büyük işçi memur mitinglerinden biri yapıldı. Mitinge Basın-İş’in İstanbul ve Ankara şubesinden çok sayıda işçi katıldı. Bu mitingin yankıları büyük oldu ve sosyal güvenlik yasa tasarısında emekçinin talepleri doğrultusunda bir takım değişiklikler yapıldı. Ancak yeterli değildi.

Sosyal Güvenlik Reform Tasarısının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonundan istenilen biçimde geçmemesi üzerine Türk-İş daha sert tepki gösterme kararı aldı. Tasarının, emeğin talepleri hiçe sayılarak tekrar gündeme alınacağı haberinin alınması üzerine 12 Ağustos’ta acil gündemle toplanan Emek Platformu, 1 günlük iş bırakma eyleminin 13 Ağustos’ta yapılması kararını aldı. Bu eyleme Basın-İşi’in üyeleri büyük çoğunlukla destek verdi. Bu gelişmeler yaşanırken Türkiye 17 Ağustos 1999 Depremiyle sarsıldı. Emek kesimi deprem nedeniyle açılan yaraların kapatılabilmesi, yardıma muhtaç insanlara yardım toplanabilmesi için eylem sürecini askıya aldı ve depremden zarar görenlere odaklandı. Diğer taraftan hükümet, yaşamımızda ağır tahribata yol açan depremin enkazını kaldırmak için uğraşacağına, 25 Ağustos günü yangından mal kaçırırcasına Sosyal Güvenlik Reformunu kabul etti ve halkımızı ikinci bir enkaz altında bıraktı. 4447 sayılı bu Kanun 8 Eylül 1999 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

30-31 Ekim 1999 tarihlerinde yapılan genel kurulda Ali Ekber Güvenç Genel Başkanlığa tekrar seçilirken, İlhami Çelik ile Murat Yalçın Genel Başkan Yardımcılıklarına, Erdoğan Sevdi Genel Mali Sekreterliğe, Yakup Akkaya Genel Sekreterliğe, Yakup Şen Genel Sekreter Yardımcılığına, Davut Bilirer Genel Teşkilatlandırma Sekreterliğine, Bülent Diken Genel Eğitim Sekreterliğine, Veysi Kızılyaprak Genel Mevzuat Sekreterliğine seçildiler.

SSk’nın yeniden yapılandırılması / 21 Ocak 2000 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı SSK’nın yeniden yapılandırılmasına ilişkin bir yasa tasarısı taslağı hazırlayarak Türk-İş’e gönderdi. Taslak, sağlık ve sigorta işlerini ayırmakta, sağlıkta özelleştirme uygulamalarına zemin hazırlamakta ve SSK’nın özerkliğine ağır darbe vurulmaktaydı. Bu tasarıya sendikalar tepki gösterdi ve alternatif bir SSK taslağı bakanlığa iletildi. Ancak bakanlık taslağının esas alındığı bir kararname daha sonra Ekim 2000 ayında kabul edildi. 616 sayılı bu kararname Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi.

Hükümetin Özelleştirme atağı / 2000 yılı başlarında hükümetin özelleştirmelere hız kazandırma kararı ve ardından 3 Mart’ta POAŞ için ihaleye çıkılması üzerine aynı gün Genel Başkanımız Ali Ekber Güvenç de dahil Türk-İş Başkanlar Kurulu Hazine Dış Ticaret Müsteşarlığına yürüyerek bura da bir basın açıklaması yaptı. Sendikamız yayınladığı bir bildiriyle özelleştirmeleri protesto etti ve çalışanları daha aktif mücadeleye çağırdı. 

 11-26 Nisan 2000 "Özelleştirmeye Karşı Demokratik Sosyal Devleti Koruma ve İş Güvencesi Yürüyüşü” ve 26 Nisan 2000 Salon Toplantısı / 2000 yılı başında sendika hukukçularının da görüşleri alınarak bir İş Güvencesi Yasa Tasarısı teklifi hazırlanarak 27 Mart 2000 Başbakana, Çalışma ve Sosyal güvenlik Bakanına ve Parti Başkanlarına sunuldu. Ardından 11 Nisan 2000 tarihli Türk-İş Başkanlar Kurulu Kararı gereğince Türk-İş Bölge Temsilcilerinin bağlı Sendikaların Şube yöneticilerinin Türkiye’nin dört bir yanından başlattığı ve İstanbul Şubemizin de katıldığı yürüyüş 26 Nisan 2000 tarihinde Ankara’da noktalandı. Aynı gün Selim Sırrı Tarcan Spor Salonunda Türkiye’nin değişik bölgelerinden gelen sendikacılarla, Sendikaların Genel Merkez Yöneticileri, Ankara Şube Yönetimleri, İşyeri Temsilci ve Baştemsilcilerinin katıldığı bir salon toplantısı düzenlendi, özelleştirmeye ilişkin tepkiler dile getirildi ve iş güvencesi isteği bir kez daha güçlü bir biçimde vurgulandı. Toplantıya sendikamızı temsilen Genel Merkez, Ankara ve İstanbul Şube Yöneticilerimiz ve bazı üyelerimiz katıldı.

1 Mayıs 2000, "Özelleştirmeye Hayır”, "İş güvencesi Hakkımızı İstiyoruz/ İşçi sınıfının uluslarası birlik dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs, 2000 yılında özelleştirmeye karşı demokratik sosyal devlete sahip çıkılması ve iş güvencesi için mücadele edilmesi anlayışıyla ve Türk - İş, DİSK, KESK, demokratik kitle örgütleri ve partilerin katılımıyla, Ankara başta olmak üzere, İstanbul, İzmir ve çeşitli illerde coşkuyla kutlandı. İş gününe rastlamasına rağmen Başkent'teki kutlamalara Genel Merkez Yöneticileri ve işyeri temsilcilerimiz dahil yaklaşık 15 bin kişi katıldı. Mitingde en çok, "Yaşasın 1 Mayıs", "Ekmek yoksa barış da yok", "Kahrolsun IMF, bağımsız Türkiye", "İki yüzlü siyaset istemiyoruz", "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz" gibi sloganlar atıldı. "Özelleştirmeye Hayır” "İş Güvencesi Hakkımız” yazılı pankartlar taşındı. Konuşmalardan sonra katılımcılar "1 Mayıs Marşı" ve Grup Anatolia'nın seslendirdiği parçalar eşliğinde halay çekti.
 
İş güvencesine ilişkin yeni bir tasarı daha / Sendikaların yoğun baskıları üzerine Ağustos ayında yeni bir İş güvencesi yasa tasarısı daha Bakanlar Kurulunun gündemine alındı. Ancak bu tasarı iş güvencesinin sağlanmasından oldukça uzak göstermelik hükümler içeriyordu. Hatta sendikal güvenceye ilişkin mevcut hakları da geriye götürüyordu. İşe iade hakkı yoktu. İşvereni iş aktini feshinde geçerli bir nedene dayanmaya zorlayacak herhangi bir cezai uygulama düzenlenmemişti. Bu nedenle sendikalar bu tasarıya tepki gösterdi ve İlO’nun 158 sayılı SÖZLEŞMESİ uyarınca düzeltilmesi doğrultusunda talepler Bakanlığa ve hükümete iletildi. Bakanlık tasarısı 7 Eylül 2000 günü imzaya açıldı.

 Eylül 2000 etkinlikleri / Belediye-İş Sendikasının grevlerinin ertelenmesi, Zorunlu Tasarrufların hak sahiplerine ödenmemesi, Cumhurbaşkanına sevkedilen Kararnamelerle SSK’nın yeniden yapılandırılması adı altında bir karmaşaya itilmesi, memurların özlük haklarının hak kayıplarına yol açacak biçimde düzenlenmesi gibi uygulamalarla emeğin taleplerinin göz ardı edilmesi üzerine 15 Eylül 2000’de toplanan Emek Platformu, bir dizi etkinlik kararı aldı.

Bu karar uyarınca Genel Merkezimiz işyerlerine gönderdiği bir yazıyla gelişmelerden üyelerimizi haberdar etti ve Emek Platformu etkinlik ve eylemlerine aktif katılımın sağlanacağını vurguladı. İşyerlerimizden, 19 Eylül 2000 günü Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e taleplerimizi ileten ve SSK’nın yeniden yapılandırılmasını içeren Kararnameleri veto etmesini talep eden fakslar çekildi.

1 Aralık 2000 İş Bırakma Eylemi, Kızılay Uyarı Mitingi / Türkiye genelinde yaklaşık 250 bin emekçi, Emek Platformunu oluşturan 15 sendika ve sivil toplum örgütünün 30 Ekim Başkanlar Kurulunda alınan kararları doğrultusunda ve hükümetin aylardır süren eylemlere ve çalışanın taleplerine kulaklarını tıkaması üzerine bütçe tasarısının görüşüldüğü gün yani 1 Aralık’ta 1 günlük iş bıraktı. Ankara’daki mitinge, "IMF’den değil halktan yana bütçe”, "Hükümet zammını al başına çal”, "Zafer direnen emekçinin olacak”, "Yaşasın tam bağımsız Türkiye” sloganlarıyla ulus gar önünden ve Eskişehir yolu üzerinden gelen emekçiler Kızılay meydanında toplandı. Eylemciler burada davul zurna eşliğinde halay çekerek, "IMF defol bu memleket bizim”, "Söz yetki karar çalışanlara”, Direne direne kazanacağız” sloganlarını attılar. Emek Platformunu Başkanlar Kurulu üyeleri buradan meclise yürüdü ve TBMM Başkanı Ömer İzgi’yle görüşerek emekçilerin isteklerini içeren bir metin verdiler.Metinde, İş Güvencesi Yasa Tasarısının daha fazla geciktirilmeden yasalaştırılması, kamu çalışanlarına grevli toplu sözleşmeli sendika hakkının sağlanması, kamu çalışanlarına öngörülen yüzde 10 maaş zammının arttırılması, zorunlu tasarruf fonunda biriken ana para ve nemaların derhal nakden ve tek seferde ödenmesi, özelleştirmelerin durdurulması, taşeronlaştırmaya son verilmesi, işçi ve memur emekli maaşlarının ve asgari ücretin çağdaş yaşama yetecek düzeyde belirlenmesi, kaçak işçiliğin önlenmesi, kamu çalışanlarına uygulanan baskılara son verilmesi talepleri yer aldı. Eylem esnasında okullarda ders yapılmadı, yolcu, yük ve banliyo trenleri çalışmadı, acil hastalar dışındakilere poliklinik hizmeti verilmedi, vergi daireleri çalışmadı.

 Bir kez daha iş güvencesi talebi / Hazırlanan ve Bakanlar Kuruluna gelen tasarının inatla gündeme alınmaması ve işverenlerin karşı çıkışları üzerine Türk-İş iktidar milletvekillerine mektup ve faks kampanyası başlattı. Genel Merkez ve Şubelerimizce gönderilen metinde kısaca şunlara değinildi: "Bu tasarı işverenlerimize hiçbir ek mali külfet getirmeyecek; aksine, işçilerin işyerine daha fazla sahip çıkmalarını sağlayarak, üretkenlikte artışa yol açacak, işyerinde çalışma barışını güçlendirecektir. Bu tasarıda, hizmet akdinin işverence feshinde geçerli bir nedenin aranmasını ve geçerli nedenin bulunup bulunmadığına yargının karar vermesini sağlayacak değişikliklerin de yapılarak bir an önce yasalaştırılması, ülkemiz çalışanlarının en önemli sorununu çözecek ve bu katkınız bizler ve gelecek işçi kuşakları tarafından unutulmayacaktır.”

Mart- Nisan 2001 kriz programları karşısında emek / Yaşanan krizlerin baş sorumlusunun IMF ve Dünya Bankası olduğu gerçeğini hükümetin görmezden gelmesi ve krizden çıkış için yine IMF ve Dünya Bankası politikaları çerçevesinde yeni ve daha ağır bir program hazırlamaya girişmesi sonucunda Emek Platformu 13 Martta toplanarak " Yolsuzluğa Ve Yoksulluğa Hayır” sloganı çerçevesinde bir dizi etkinlik ve eylem kararı aldı. Basın-İş 14 Mart’ta yayınladığı bir haber bülteniyle üyelerimizi Emek Platformu kararlarını etkin olarak desteklemeye çağırdı.

 24-25 Mart 2001 Emek Politikaları Sempozyumu / 13 Mart toplantısında alınan karar uyarınca, 24-25 Mart tarihleri arasında "Emek Politikaları Sempozyumu” düzenlendi. Sempozyum, rant yerine üretimi artıran, istihdamı artıran, gelir dağılımındaki eşitsizlikleri gideren, vergi adaleti sağlayan, bütçenin sosyal devlet gereklerine uygun olarak oluşturulmasını öngören ve çokuluslu şirketlerin ve zengin Kuzey ülkelerinin ve uluslar arası finans kurumlarının çıkarlarını gözeten IMF ve Dünya Bankası politikalarına alternatif bir ekonomik program hazırlamak amacıyla düzenlendi. Sempozyuma, ODTÜ İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Oktar Türel, Yakup Kepenek ve Cem Somel, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesinden Prof. Dr. Korkut Boratav, Oğuz Oyan ve Sinan Sönmez ve değişik üniversitelerden akademisyenler yaşanan ekonomik darboğaz ve çıkış yolları üzerine sunuşlar yaptılar. Bu sempozyum ışığında "Emek Platformu Alternatif Programı hazırlandı. Böylece ilk defa, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal hayatını 80 sonrasında içinden çıkılmaz bir hale sokan ve IMF ve Dünya Bankası güdümünde hazırlanan programlara alternatif bir program hazırlanmış oldu.

Yaşanan son iki krizden sonra halen bu iki kurumun direktifleri doğrultusunda program hazırlama çabasına giren ve bunun tek çıkar yol olduğunu savunan hükümete karşın, Emek Platformu çalışanları ezmeyen, ülke ekonomisini sağlam temellere oturtacak ve yeni istihdam olanakları yaratacak ve sürekli ekonomik büyümeyi sağlayacak bir programın hazırlanabileceğini göstermiş oldu.

 31 Mart 2001 Kitlesel Basın Açıklamaları / Emek Platformunun çeşitli üniversitelerden öğretim görevlilerinin desteğiyle hazırladığı çalışanların alternatif ekonomik programı 31 Mart günü tüm yurtta düzenlenen kitlesel basın açıklamalarıyla halka dağıtıldı ve kamuoyunun desteği arandı.

İşçilerin damgasını vurduğu eyleme, Türk-İş pankartının yanısıra Sendikamız Basın-İş Yol-İş, Türk Metal, Tezkoop-İş, Tes-İş, Türk Harb-İş, TÜMTİS ve Tarım-İş kitlesel olarak kendi pankartlarıyla katıldı. Eyleme, DİSK, Hak-İş KESK, Kamu-Sen ve bağlı sendikalar ile TMMOB pankartlarıyla katıldı. Basın açıklamasının ardından Kızılay’ın dört bir yanına dağılan işçi ve emekçiler, EP tarafından bastırılan Emek Programı’nı Ankaralılara dağıttı.

Sıfır zam dayatması ve zorunlu emeklilik / Kamu işçisinin, sıfır zam ve zorunlu emeklilik dayatmalarıyla bir kez daha sorumlusu olmadığı bir krizin faturasını ödemeye zorlanması üzerine 13 Nisan’da toplanan Türk-İş Başkanlar Kurulu yayınladığı bildiriyle bu durumu protesto etti. Basın-İş de konuya ilişkin olarak yayınladığı bir basın açıklamasıyla tepkisini dile getirdi.

 İş güvencesi ve kıdem tazminatı / Ağustos 2000’de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanarak Bakanlar Kurulu’na sunulan İş Güvencesi Yasa Tasarısına ilişkin tartışmalar sırasında, yeni bir girişim başlatıldı. 7 Şubat 2001 tarihinde Ankara’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda TÜRK-İŞ, DİSK, HAK-İŞ ve TİSK Genel Başkanlarının katıldığı bir toplantıda, akademisyenlerden bir komite kurulması ve bu komitenin 158 sayılı ILO Sözleşmesine uygun bir taslak hazırlaması kararı alındı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı adına 3, TİSK adına 3 ve TÜRK-İŞ, DİSK ve HAK-İŞ adına da 1’er akademisyenden oluşan komite, 4 Mayıs 2001 tarihinde hazırladığı taslağı ilgililere sundu. Ancak akademisyenlerin oluşturduğu komite, yetkilerini aşarak, kıdem tazminatına ilişkin bir düzenleme de önerdi. Bu arada 8 Mayıs’ta olağanüstü olarak toplanan Türk-İş, kıdem tazminatı fonuna ilişkin hazırlanan taslağı ve bilim kurulunu ve kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinde hükümetin uzlaşmaz tutumunu sert bir dille eleştirdi. Sendikamız da, yayınladığı bir basın açıklamasıyla, kıdem tazminatını ortadan kaldırmaya dönük çalışmayı protesto etti.

 Kamu çalışanlarına güdük sendika yasası / Kamu çalışanlarının yıllarca uğruna mücadele ettiği grev, toplu sözleşme ve sendikalaşma hakları bir tasarıyla gündeme alındı. Ancak bu tasarıda toplu sözleşme yerine toplu görüşmenin yer alması, grevin adının bile anılmaması ve diğer bir çok kısıtlama bulunması nedeniyle kamu ekmekçileri sürekli bir eylemlilik sürecine start verdi. Türkiye’nin dört bir yanı polis müdahalelerine rağmen miting alanlarına çevrildi. Ancak tüm bu uğraşılara rağmen emekçilerin talepleri hiçe sayılarak, ve şiddetle bastırılarak güdük bir yasa 25 Haziran’da kabul edildi. Basın-İş 26 Haziran’da yayınladığı bir açıklamayla bu durumu protesto etti.

9 Kasım 2001, Tüm Dünya Emekçileri İle Birlikte "Küreselleşmeye Hayır Mitingi” / Emek Platformunun aldığı karar uyarınca, Uluslar arası Hür İşçi Sendikaları Konfederasyonu ICFTU’nun organize ettiği ve diğer uluslar arası sendikal üst örgütlerin desteklediği "Emeğin Küresel Eylem Günü”nde Türkiye’de emekçiler miting alanlarını doldurdu. Platformun diğer bileşenleri ICFTU’ya üye Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve KESK’i bu mitingde yalnız bırakmadı. Sıhhiye Meydanı’nda yapılan Mitingde birer konuşma yapan Türk-İş ve diğer Konfederasyon Başkanları, 15 Kasım’da ve 1 Aralık’ta yine alanları doldurup, ardından taleplere duyarsız kalındığı taktirde genel grevi ülkenin gündemine taşıyacaklarını söylediler. Sendikamız Genel Merkez ve Ankara Şubesi mitinge "Yolsuzluk ve Yoksulluk Üreten Bir Küreselleşmeye Hayır” pankartıyla katıldı.

1 Aralık 2001 "Yoksulluğa, Yolsuzluğa ve İşsizliğe Hayır” Mitingleri / Ağırlığın İstanbul mitingine verildiği 1 Aralık’ta, Ankara’daki miting Mithatpaşa’da yapıldı. Sendikamız miting çağrısında gelecekle ilgili çalışanları uyardı. Bu mitingin hemen iki gün sonrasında Türk-İş tarafından Diyarbakır’da da 23 yıl aradan sonra ilk kez kitlesel bir işçi yürüyüşü yapıldı. Ardından da kapalı salon toplantısı gerçekleştirildi.

 İş güvencesine ilişkin gelişmeler / 14 Şubat 2002, Avrupa Birliği’ne uyum kapsamında hazırlanan Ulusal Program’da da yeralan İş Güvencesi Yasa Tasarısı, Meclis Başkanlığı’na sevk edildi. 7 Mart 2002, TÜRK-İŞ başta olmak üzere sendikamız da dahil bir çok sendika ve Konfederasyon, TİSK’in 8-9-10 Mart tarihlerinde Abant’ta düzenleyeceği, sadece milletvekillerinin eş ve çocukları ile birlikte davetli olduğu, basına ve işçi kesimine kapalı, iş güvencesinin yasalaşmasını engellemeye dönük lobi faaliyetleri yürüteceği açık olan ve kapalı bir rüşvet niteliğindeki toplantıyı protesto etti.

9 Mart 2002, TİSK Başkanı Refik Baydur toplantı açılışında gelen ‘arpalık’ tepkilerine meydan okuyarak, "Lobiyse lobi kardeşim. İş Güvencesi Yasası yalnız alınmaz. İş kanununda esnekliği, kıdem ve ihbar tazminatlarını birlikte almak gerekir. Ayrıca bir isteğimiz daha var, dar zamanlarda iş güvencesi uygulanmaz. Uygulanırsa işten çıkarmalar artar” dedi. Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve KESK üyesi işçiler otobüslerle Abant’a gelerek hem işverenleri hem de milletvekillerini protesto ettiler. Ankara, İstanbul, Bolu, Düzce ve Gebze’den 8 otobüs işçi işverenlere misilleme yaptı. Mengen-Gökçesu’da Dev Maden-Sen’e üye oldukları için işten atılan 120 maden işçisi, diğer işçilerle Abant girişinde buluştular ve peynir ekmekli piknik yaptılar. 9 Mart 2002, TİSK, İş Güvencesi Yasa Tasarısı’na karşı milletvekilleri ile Bolu Abant’ta toplanırken Türk-İş de "Artık yeter, bu ülke bizim kampanyası” kapsamında ilk bölge toplantısını 3 bin 500 işçinin katılımıyla İstanbul’da Bostancı Gösteri Merkezi’nde düzenledi. Toplantıda bir konuşma yapan Türk-İş Başkanı Bayram Meral, İş Güvencesi Yasa Tasarısı’na sahip çıkarak, TİSK’in Abant toplantısını "çirkinlik” olarak değerlendirdi. Meral, "Hükümet taleplerimizi kabul etmezse, Türkiye’nin her yerinden işçilerle Ankara’ya yürüyeceğiz” dedi.

23 Mart 2002, TİSK Başkanı Refik Baydur, İş Güvencesi Yasası’nın Meclis’ten geçmesi halinde en az 300 bin işçinin işinden olacağını söyleyerek, örtülü bir tehdit savurdu. 25 Mart 2002, ANAP’lı bazı milletvekillerinin iş güvencesi yasa tasarısının yasalaşmasını engellemeye çalışması, adeta işveren adına hareket etmesi üzerine TÜRK-İŞ, ANAP’a "İş Güvencesi Çıksın” faks kampanyası düzenledi. Sendikamız da dahil tüm sendikalar ANAP’a, iş güvencesine engel olan milletvekillerini kınayan ve ANAP’ı Yasanın biran önce çıkması için harekete geçmeye çağıran faks mesajları gönderdi.

 İşsizlik sigortasından ödemeler başladı / İşsizlik Ödeneği almaya hak kazanan işsizlere 1 Nisan 2002’den itibaren ödenekleri Ziraat Bankası Şubelerinden yapılmaya başlandı.

 1 Mayıs 2002, İş Güvencesi, Filistin ve Yine IMF/Dünya Bankası / 2002 1 Mayıs’ı Emek Platformu Bileşenlerine bağlı sendika ve meslek örgütleri ile çeşitli parti ve sivil toplum örgütlerince birlikte kutlandı. Emekçiler hükümete, IMF ve Dünya Bankası programlarına, yol açtıkları açlık, yoksulluk ve yolsuzluklara karşı tepkilerini alanlara taşıdı; Filistin başta olmak üzere mazlum halklara karşı emperyalist saldırıları da kınadı. Türk-İş’in ses aracının üzerinde "İş Güvencesi yoksa üretim de yok” pankartıyla, İş Güvencesi Yasası’nın çıkarılmaması halinde üretimin durdurulacağı mesajı verildi.

Tandoğan’da yapılan Ankara’daki mitingde atılan sloganlar ise şunlardı: "Savaşa hayır”, "Yaşasın 1 Mayıs”, "Savaşa değil eğitime bütçe”, "Kurtlar, kuşlar geldiler memleketi yediler” "Savaşa hayır”, "Yaşasın işçilerin birliği hakların kardeşliği”, "Kadınlara özgürlük dünyaya barış”, "Koşulsuz Genel Af”, "Siyaset IMF’den takdir aldı, ülkede sınıfta kaldı”, "Filistin soykırımına son”, "Katil Şaron yargılansın” "İşsizliğe, yoksulluğa, özelleştirmeye ve savaşa karşı 1 Mayıs’ta emeğin birleşik mücadelisini yürütüyoruz” "Geçiçi işçiler daimi kadroya geçirilsin”

 16-17 Mayıs 2002 İş güvencesi Oturma Eylemi /Başta İş Güvencesi Yasası’nın çıkarılması olmak üzere işten atılmaların durdurulmasını, resen emeklilik uygulamasına son verilmesini, bölge müdürlüklerinin kapatılması kararının geri alınmasını isteyen 81 ilden gelen sendikacılar Güvenpark’ta buluştu ve geceyi burada geçirdi. "Uzlaşma yok direniş var”, "Şalter inecek, bu iş bitecek”, "Genel grev genel direniş” sloganlarını ön plana çıkaran sendikacılar, bir-iki günlük oturma eylemlerinin çözüm olmadığını, çözümün talepler yerine getirilene kadar eylem olduğunu ifade ettiler. Başkanlar Kurulu’nun parti ziyaretlerini de eleştirdiler.

 KESK ve bağlı sendikalar, TMMOB ve bağlı odaların yöneticileri, BASK yöneticileri, DİSK’e bağlı bazı sendikalar, Hak-İş’e bağlı bazı sendikalar ve çeşitli partiler de eyleme destek verdiler. Ankara Şube Yöneticilerimiz, Temsilci ve Baştemsilcilerimiz ve işyerlerinden arkadaşlarımız Sendika pankartı altında eyleme destek için alana gelenler arasındaydı.

 Güvenpark oturma eylemi 17 Mayıs 2002 tarihinde akşam saat 20.00’de bitirildi. Sonraki gün, yapılan genel toplantıda, Güvenpark eylemleri değerlendirildi. Yapılan Konuşmalar ve değerlendirmelerin ardından, "Türk-İş Yönetim Kurulu, Türk-İş’e Bağlı Sendikaların Genel Merkez ve Şube Yöneticileri Toplantısı Açıklaması” okunarak oya sunuldu ve kabul edildi.

 Kölelik yasası gündeme giriyor / 2001 Haziran ayında Çalışma Bakanlığı, TİSK, Türk-İş, DİSK, Hak-İş Genel Başkanları arasında imzalanan bir protokolle çağdaş bir iş yasasının hazırlanması ve iş güvencesinin yasalaştırılması konusunda 9 kişilik bir Bilim Kurulunun oluşturulması üzerinde mutabakata varıldı. Ancak Bilim Kurulu, 31.5.2002 tarihinde işçi sınıfının tüm beklentilerini ve de doğrudan işçi sınıfını temsilen 3 akademisyen barındırmasına rağmen işçiyi köleye dönüştürecek bir tasarıyla kamuoyunun önüne çıktı. Bu tasarı, esnek çalışma sistemini yerleştirmek hedefiyle hazırlanmıştı. Bu tasarının yasalaşması sendikaların büyük darbe yemesine, çalışma şartlarının tahammül edilemez olmasına yol açacaktı. Bu nedenle sendikaların buna tepkisi sert oldu. Basın-İş yayınladığı bir bildiriyle kölelik tasarısını protesto etti.

İş güvencesi yasalaştı / Yıllar süren mücadelelerin ardından İş Güvencesi Yasa Tasarısı konusunda işçi sendikalarının temsilcileriyle hükümet kanadının anlaşması üzerine meclisten geçti ve 15 Mart 2003’te yürürlüğe girmek üzere 15 Ağustos 2002’de Resmi Gazetede yayınlandı.

Çalışma Hayatında Esnekliğe-Yeni İş Yasasına Karşı Direniş / 2003 Şubat ve Mart ayları hükümet ve sermaye kesimleri, İşverenlere, ekonomik kriz, teknolojik gelişme, rekabet ortamı, piyasa daralması,iş yükünün artması, iflas ve benzeri durumlarda, eve iş verme, taşeron kullanma, işçi sayılarıyla oynama, işçiyi kiralama, ücretsiz izne çıkarma, telafi çalışması yaptırma,günlük ve haftalık çalışma saatlerini istediği şekilde belirleme, ücretler üzerinde oynama gibi esnek haklar tanıyan ve içerdiği hükümlerle iş güvencesini etkisiz kılacak yeni iş yasasının İş Güvencesi Yasasının yürürlüğe gireceği 15 Mart 2003 tarihinden önce çıkarılması için yoğun faaliyetler yürüttüler. İşçi temsilcilerinin onay vermediği tasarı Bakanlar Kurulu ve Komisyonlardan hızla geçerek 12 Mart 2003 günü meclise geldi.

Diğer yandan işçi sınıfın tasarıya tepkisi sert oldu. AKP, Konfederasyonların ve sendikaların yayınladıkları bildirilerle ve çeşitli eylemelerle protesto edildi, il temsilciliklerine siyah çelenk bırakıldı, meclis 3 Konfederasyonun sendika temsilci ve baştemsilcilerinin, yöneticilerinin ve bir grup işçinin katılımıyla ablukaya alındı. İşçi Temsilcileri Meclis Genel Kuruluna katıldı. 14 Mart 2003 tarihinde ülke çapında AKP il merkezleri önünde yapılan etkinliklere yoğun katılım oldu. Etkinliklerde Türk-İş DİSK ve Hak-İş tarafından hazırlanan ortak metin okundu. Bu çabaların sonucunda, AKP İş Kanunu Tasarısını geri çekti ancak, işverenlerin talepleri doğrultusunda İş Güvencesinin yürürlük tarihini 30 Haziran’a erteleyen bir yasayı meclisten geçirmeyi başardı. Oysa iş güvencesi yasası yürürlüğe girmişti zaten. AKP’nin bu ihaneti protesto edildi.

1 MAYIS 2003 / Uluslararası Hür İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nu ve Küresel Sendikaların çağrısıyla 1 Mayıs Uluslararası Birlik ve Dayanışma gününde dünya işçileri, İşçi hakları, kaliteli kamu hizmetleri, işçi sağlığı ve güvenliği, yoksulluk, ve genç işçilerin hakları ve genç işçilere sunulması gereken fırsatlar gibi konularda "Saygı” talebiyle alanlara çıktı. 2003 1 Mayıs mitinglerine Türkiye’de AKP’nin haksız uygulamaları, özelleştirmeler, toplu sözleşmelerinin bitmemesi ve kölelik yasası damgasını vurdu. Mitingler önceki yıllara göre daha coşkulu geçti. Türk-İş, DİSK, Hak-İş, KESK diğer Konfederasyonlar ile, çeşitli sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ve çeşitli gruplar katıldı.

10 Mayıs "işine ekmeğine, vatanına sahip çık” İzmir mitingi / Türk-İş’in, İş Yasasını ve kamunun tasfiyesine ilişkin yasa değişikliklerini, ikramiyelerin ödenmemesini, toplu iş sözleşmelerinde bir ilerleme sağlanamamasını ve zorunlu emeklilik uygulamalarını protesto etmek amacıyla düzenlediği "işine, ekmeğine, vatanına Sahip Çık” mitinglerinin ilki İzmir’de Gündoğdu meydanında yapıldı. Tekgıda ve Yol-İş Sendikasına bağlı işçilerinin ağırlıkta oldukları ve İzmir’de yapılan en kitlesel eylemlerden biri olan bu mitinge 50 bin işçi katıldı. Türk-İş’i sık sık eleştiren DİSK’in eyleme katılmaması ise dikkat çekti Genel Grev çağrılarının yapıldığı mitingde AKP’ye öfke yağdı. Hükümet Kölelik yasasını geri çekmesi konusunda uyarıldı.

 17 mayıs "işine ekmeğine, vatanına sahip çık” Ankara Mitingi / Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelen yaklaşık 100 bin işçi Tandoğan meydanında mecliste yeniden görüşülmeye başlanılan "Kölelik Yasasına”, özelleştirmelere ve kamunun tasfiyesine Hayır” dedi. Mitinge İstanbul Şubemizden 1 otobüsle gelen arkadaşlarımız da destek verdi. İşçiler, "Kölelik yasasına hayır”, "Ankara, Ankara duy sesimizi”, "Hükümet şaşırma sabrımızı taşırma”, "IMF defol, bu memleket bizim”, "İşçiler burada AKP nerede”, "Hükümet istifa”, gibi sloganlarla emekçileri yok sayan AKP Hükümeti’ne duydukları öfkeyi ortaya koydular. Bu arada miting için İzmir’den Ankara’ya gelen işçilerden Belediye-İş Sendikası İzmir 1 No’lu Şube üyesi Aykut İyi toplanma noktasında geçirdiği kalp krizi sonucunda yaşamını yitirdi. Ölüm olayı mitinge katılanlar arasında üzüntü yarattı.

 Kölelik yasası kabul edildi, 22 Mayıs 2003 / İşçiler miting alanlarında yüzbinlerle tepkilerini dile getirirken, bir avuç sermayedarın isteklerini emir telakki eden hükümet yeni iş kanunu gece yarılarına kadar çalışarak 22 Mayıs’ta kabul etti. Böylece ayrıntılarıyla takip eden bölümlerde incelenen bu yasayla sermaye sınırsız bir esnekliğe kavuşturuldu ve işçilerin büyük bir kısmının iş güvencesi yasasından ve işsizlik sigortasından yararlanması engellendi. Sendikamız yayınladığı bir bildiri ile Kölelik Yasasını protesto etti.

Basın-İş 16. Olağan Genel Kurulu, Ankara, 6-7 Eylül 2003 / Sendikamız Basın-İş’in 16. Olağan Genel Kurul’u 6-7 Eylül 2003 tarihleri arasında Ankara'da toplandı. 6-7 EYLÜL 2003 tarihlerinde yapılan genel kurulda Ali Ekber Güvenç Genel Başkanlığa tekrar seçilirken, İ.Hakkı Kütükcü ile Ali Gürel Genel Başkan Yardımcılıklarına, Yakup Akkaya Genel Sekreterliğe, Rahmi Alaçam Genel Sekreter Yardımcılığına, İlhami Çelik Genel Mali Sekreterliğe, Davut Bilirer Genel Teşkilatlandırma Sekreterliğine, Bülent Diken Genel Eğitim Sekreterliğine ve Veysi Kızılyaprak Genel Mevzuat Sekreterliğine seçildiler. 1970’li yıllardan beri sendikamıza her aşamada hizmet veren, 1982 yılında Genel Sekreterliğe, bir yıl sonra Genel Başkanlığa seçilerek her dönem üyelerimizin desteğiyle bu görevi yerine getiren Ali Ekber Güvenç, 24 Şubat 2005 tarihinde Genel Başkanlık görevinden ayrıldı. Ziraat Bankasının kapatılması nedeniyle üyelerimizin gelecek kaygısıyla başbaşa kalmaması ve işlerine sahip çıkmaları için bu işyerinin kıdem tazminatları karşılığı satın alınması ve kendi ayakları üstünde durması amacıyla şirketleşmesi yönünde Ziraat işçilerine önderlik eden Güvenç, kurulan işçi şirketine yöneticilik yaptığı için açılan dava sonucunda görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Ali Ekber Güvenç’in Genel Başkanlık görevinden ayrılmasından sonra 25 Şubat 2005 tarihinde biraraya gelen Yönetim Kurulumuz kendi içinde yeni görev dağılımını yaptı ve Genel Başkanlık görevine Yakup Akkaya getirildi.

Basın-İş 17. Olağan Genel Kurulu, Ankara, 1-2 Eylül 2007 / Sendikamız Basın-İş’in 17. Olağan Genel Kurul’u 1-2 Eylül 2007 tarihleri arasında Ankara'da toplandı. 17. Olağan Genel Kurulda Genel Başkanlığa Yakup Akkaya, Genel Sekreterliğe İsmail Hakkı Kütükcü, Genel Mali Sekreterliğe İlhami Çelik, Genel Teşkilatlandırma Sekreterliğine Reyhan Mutlu, Genel Eğitim Sekreterliğine Menderes Çadır seçildi.

Basın-İş 18. Olağan Genel Kurulu, Ankara, 10-11 Eylül 2011 / Sendikamız Basın-İş’in 18. Olağan Genel Kurul’u 10-11 Eylül 2011 tarihleri arasında Ankara'da toplandı. 18. Olağan Genel Kurulda Genel Başkanlığa Yakup Akkaya tekrar seçilirken; Genel Sekreterliğe Savaş Nigar, Genel Mali Sekreterliğe Hasan Sönmez, Genel Teşkilatlandırma Sekreterliğine Ahmet Özbakır, Genel Eğitim Sekreterliğine Menderes Çadır seçildi. Genel kurul sonunda yayınlanan bildiride Sendikamızın şunlar kaydedildi:

"Ulusal İstihdam Stratejisi içinde yer alan saldırı başlıkları bir bir önümüze getirilmektedir. Kıdem tazminatı konusunda çalışmalar sürmektedir. Kiralık işçilik düzenlemesi, esnekleştirmenin artışına ilişkin yeni düzenlemeler, bölgesel asgari ücret, istihdam biçimlerinin değiştirilmesi gibi konular sırada beklemektedir. Tüm bunlar, tekil olarak ele alınabilecek başlıklar değildir. Bugün, ülkede yaşanan dönüşümle uyumlu biçimde, çalışma yaşamının da sermayenin talepleri doğrultusunda yeniden düzenlenmesi söz konusudur.”

Genel Eğitim Sekreterimiz Menderes Çadır’ıngörevinden ayrılmasından sonra Genel Eğitim Sekreterliği’ne Cafer Bozdemir getirilmiştir.

 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu / 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu, 18 Ekim 2012 günü Meclis Genel Kurul'unda kabul edildi ve 7 Kasım günü Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nu; işçi haklarını 12 Eylül Sendikal Yasalarının bir adım bile ilerisine götürmedi, hatta daha da geriletti. Grev yasakları kaldırılmadı, daha da genişletildi. İşçilerin haklarını savunacağı en temel özgürlük olan hak grevi yapma hakkı bu yasada yer almadı. Toplu iş sözleşmesi için gerekli olan işyeri ve işletme barajları korundu. Yeni yasa ile örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmadığı gibi yeni engeller getirildi. 30 ve daha az işçi çalıştırılan ve iş güvencesinin olmadığı işyerlerinde sendikal faaliyetleri nedeniyle işten çıkarılan işçilerin sendikal tazminat hakkı kaldırıldı.

Bu kanun ve bu kanun çerçevesinde 19 Aralık 2012 tarihinde çıkarılan İşkolları Yönetmeliği ile bazı işkolları birleştirildi ve işkolu sayısı 28’den 20’ye düşürüldü. Bizim faaliyet gösterdiğimiz "basın-yayın” işkolu da "gazetecilik işkolu ile birleştirildi. Bu değişiklikten sonra Sendikamız 8 sıra numaralı "Basın, yayın ve gazetecilik” işkolunda faaliyet göstermeye başladı. Yeni kanun çerçevesinde Anatüzüğümüzde gerekli düzenlemeler yapıldı ve Sendikamızın adı "Türkiye Basın, Yayın, Gazetecilik, Grafik-Tasarım, Baskı ve Ambalaj Sanayi İşçileri Sendikası” olarak değiştirildi.

 

 

 

 

<