SENDİKA VE İŞÇİLERİ BEKLEYEN TEHLİKE

"İşçi Babası" Bülent Ecevit'in çalışma bakanlığı döneminde geniş hak ve olanaklara kavuşan işçiler, gelecekte toplu iş sözleşmesi yapamama, demokrasinin olmazsa olmazı olan işçi sendikaları da işlevlerini yitirme tehlikesi ile karşı karşıya. İşçilerin haklarını alabilmek, daha iyi koşullarda çalışabilmelerine olanak sağlamak amacıyla üye oldukları sendikalar günden güne eriyor. Yakın gelecekte işçi sendikaları toplu iş sözleşmesi yapamaz, bir anlamda temel görevini yapamaz hale gelecek. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımın son istatistiklerine göre, Türkiye'de kayıtlı 11 milyon 600 bin 554 işçi bulunuyor. Bu işçilerden ancak 1 milyon 96 bin 540'ı sendika üyesi. Sendikalaşma oranı yüzde 9.45. Yani işçilerin yüzde 10'u bile sendika üyesi değil. Türk-tş'in 770 bin, Hak-lş'in 192 bin, DİSK'in 108 bin, bağımsız sendikaların da 26 bin üyesi bulunuyor. Sendikalı işçi sayısının Temmuz 2013'e göre 64 bin 374 kişi artmasına karşın, Türkiye'deki sendikalaşma oranı dünya ülkelerinin çok gerisinde. Sendikalı işçi sayısında bir önceki döneme göre artış olsa da bu oran OECD (Ekonomik işbirliği ve Kalkınma Örgütü) ülkeleri içinde en düşüğü. OECD ülkelerinde sendikalaşma oranı yüzde 11 ile yüzde 33 arasında değişiyor. Tüm bu veriler, sendikalaşmanın ülkemizde yerlerde süründüğünü açıkça ortaya koyuyor. Sendikaların bu olumsuz tablo karşısında güçlerini, birbirlerini suçlamak, karşı sendikaların üyelerini transfer etmek yerine, sendikalaşmayı bekleyen 10 milyonu aşkın emekçi üzerine yoğunlaşmaları gerekmez mi? Sendikalaşmanın yanı sıra toplu iş sözleşmesi açısından da Türkiye'yi gelecekte sıkıntılı günler bekliyor. Bakanlık istatistiklerine göre, mevcut 115 işçi sendikasından yüzde 47'si yüzde 1 barajını aşarak toplu iş sözleşmesi yapabilme yetkisine hak kazandı. Temmuz 2016'dan itibaren toplu iş sözleşmesi yapabilme yetkisi alabilmek için aranan işkolu barajı yüzde 2'ye çıkınca ancak 31 sendika buna hak kazanabilecek. Temmuz 2018'den sonra ise baraj yüzde 3 olarak uygulanmaya başlayınca sadece 21 sendika toplu iş sözleşmesi yetkisi alabilecek. Bakanlığın verilerine göre, 2018 yılında kayıtlı işçilerin yarısı toplu iş sözleşmesi bağıtlayacak sendika bulamayacak. Yine işçilerin üçte biri tek sendika tercihine mahkûm olacak. Yani 2018 Temmuzu'nda 115 sendikadan 94'ü toplu iş sözleşmesi yapamayacak, işlevini yitirerek deyim yerinde ise kepenkleri indirecek. Sendikalaşmada yaşanan bu olumsuzlukların temel nedeni 12 Eylül'den bu yana uygulanan işkolu barajı sistemi. Örgütlenme, toplu pazarlık ve grev haklarını yok eden, dünyada örneği olmayan bu sınırlama açıkça anayasaya ve Türkiye'nin imza attığı ILO sözleşmelerine aykırı bir durum. Taşeron işçi çalıştırmanın yaygınlığı da sendikalaşmanın önündeki bir diğer engel. Türk-lş, Hak-Iş ve DtSK "senben kavgasını" bir yana bırakarak sendikasız 10 milyonu aşkın işçinin sendikalı olmasına odaklanmalı. Eleştirilse, suçlansa da sendikalar demokrasinin "olmazsa olmazı" olan sivil toplum örgütleridir. Güçlü sendikalar, emekçiler kadar demokrasinin de güvencesidir.
 
Şükrü KARAMAN
 
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi 07.05.2014

Son 10 Çalışma Hayatından Haberler